16 Haziran 2008 Pazartesi

Bebek iSimleri - Bebek adları

Bebek iSimleri - Bebek adları
KIZLAR


  • AÇANGÜL: Açılan gül çiçeği

  • AÇELYA: Fundagillerden çok renkli çiçekler açan bitki

  • AÇILAY: Ay'ın şekilleri, yansıması

  • ADAL: Ün kazan

  • AFET: Ortalığı birbirine katacak kadar güzel kadın

  • AFİFE : Namuslu, namusuna çok düşkün olan

  • AFİTAP : 1.Güneş. 2. Çok güzel, parlak yüzlü kadın

  • AĞÇA: Temiz, saf

  • AHENK: Uyum

  • AHSEN: Çok güzel, olağanüstü güzel

  • AHU: Ceylan, karaca 2.Çok güzel,ince,zarif kadın.

  • AHUCAN: Çok güzel dost.

  • AHUEDA: Nazlı güzel.

  • AHUELA: Çok güzel gözlü.

  • AHUGÜL: Çok güzel.

  • AHUGÜZAR: Becerikli güzel.

  • AHUNAZ: Nazlı güzel,nazenin.

  • AHUNİSA:Çok güzel kadın.

  • AHUNUR: Göz kamaştıran güzelliğe sahip olan.

  • AHUSE: Coşkulu güzellik

  • AHUŞEN: Güzel ve neşeli.

  • AJDA: Filiz,sürgün. Çok genç.

  • AJLAN: Hızlı, çabuk, telaşlı

  • AKASYA: Güzel kokulu bir süs bitkisi

  • AKEL: Eli uğurlu anlamında

  • AKGÜN: Parlak gün, uğurlu gün, ışıklı gün

  • AKSEV: Aydınlığı sev,ışık saç

  • AKSU: Anadolu'da değişik boylarda bir çok akarsuyun adı

  • AKŞIN: Beyaz tenli kadın

  • AKTAN: Ak renkli tan; Kutlu tan, uğurlu tan

  • ALA: Ela karışık renkli, alaca; Benekli; Tam olgunlaşmamış, yarı olmuş

  • ALAGÜL:Çok renkli gül.

  • ALÇİÇEK:Kırmızı çiçek.

  • ALÇİN: Kızıl renkli küçük bir kuş

  • ALEDA: Nazlı, kaprisli

  • ALEV: Yanan cisimlerin görüntüsünü tarif etmek için kullanılan bir kelime

  • ALEYNA: Bizim üzerimize olsun

  • ALGIN: Birine gönül vermiş, vurgun, tutkun

  • ALGÜL:Kırmızı gül. Gül kırmızısı

  • ALIM: Gözü gönlü çeken nitelik, çekicilik, gönül çelen güzellik, albeni

  • ALKIM: Gökkuşağı

  • ALKIZ:Kırmızı yanaklı,sağlıklı kız.

  • ALPİKE: Kahraman kraliçe

  • ALTIN: Yüksek değerli bir maden

  • ALYA: Yüksek yer, yükseklik, gök

  • AMİNE:Yüreğinde korku olmayan.

  • ANDAÇ: Anılar, hatıralar

  • ANIL: Başkaları tarafından sözün edilsin

  • ANKA: Kaf Dağı'nda bulunduğu söylenen masal kuşu

  • ARIN: Arı, katışıksız, temiz, kirden uzak

  • ARKIN: Yavaş, ağır, sakin

  • ARMAĞAN: Hediye, ödül

  • ARMİNA: Emine, korkusuz, yürekli

  • ARNİSA: Çok namuslu kadın

  • ARSEN: Kurtuluş, özgürlük

  • ARSU: Su kadar berrak

  • ARSUN: Yüreğindeki temizliği yansıtan

  • ARYA: Operada sanatçının orkestra eşliğinde söylediği uzun şarkı

  • ARZU: Herhangi bir şey için duyulan aşırı istek

  • ARZUCAN:Candan isteyen.

  • ARZUGÜL:İstenilen,beğenilen gül.

  • ARZUM:İsteğim,dileğim,hevesim.

  • ARZUNAZ:Naz yapan,nazenin.

  • ASALBİKE: Gerçek hanım, gerçek güzel

  • ASEL: Bal, Cennetteki dört sudan biri

  • ASENA: Dişi kurt, güzel kız

  • ASLI:Temelli,köklü. Bir şeyin benzeri.

  • ASLICAN:Özü can gibi sevgili

  • ASLIHAN:Han soyundan gelen.

  • ASLIM: Özü geçmişe ait

  • ASLINAZ:Nazlı olması geçmişinden gelen.

  • ASLINUR:Nur saçan bir geçmişi olan.

  • ASLISU:Geçmişi su gibi berrak ve temiz olan.

  • ASU: Azgın, huysuz,isyan eden. Afacan.

  • ASUDE: Rahat, huzur içinde olan

  • ASUELA: Ela gözlü yaramaz

  • ASUMAN: Gökyüzü

  • ASYA: Dünyanın en büyük kıtası

  • AŞINA:Bildik,tanıdık.

  • AŞKIM:Sevdiğim,sevgilim.

  • AŞKIN: Aşmış, ileri

  • AYBEN: Ben ayım anlamında

  • AYBENİZ:Ay gibi parlak tenli,ay benizli.

  • AYBİKE: Ay gibi güzel kız

  • AYBİRGEN: Ay veren

  • AYCAN:Ay gibi sevilen,aydınlık can.

  • AYÇA: Yay biçimindeki ay,Hilal.

  • AYÇAĞ:Ay gibi parlak çağ.

  • AYÇAN:Ay gibi aydınlık kişi.

  • AYÇİÇEK: Gün çiçek

  • AYDA: Dere kıyılarında yetişen bir bitki

  • AYDAN: Güzelliğini aydan almış,ay gibi parlak ve güzel

  • AYDENİZ: Hem ay, hem de deniz

  • AYDONAT: Işık donat, parlaklık donat anlamında

  • AYEVİ: Ay çevresinde oluşan ışık çemberi

  • AYGEN: Gönül arkadaşı

  • AYGÖNÜL:Güzel gönüllü.

  • AYGÜN: Hem ay, hem gün

  • AYKAL: Ay gibi parlak ve ışıklı kal

  • AYKIZ: Ay+Kız

  • AYKUT: Kutlu ay, uğurlu ay

  • AYLA: Bazı yıldızların ve ayın etrafındaki ışık çemberi

  • AYLAN:Ay gibi güzel değerlere sahip olan.

  • AYLİN: AYLA ile aynı anlamdadır

  • AYNUR:Ay ışığı

  • AYPERİ:Ay ve peri gibi çok güzel.

  • AYSAR: Ayın evrelerine göre huyu değişen kimse

  • AYSEL:Ay gibi olan güzelliğiyle nam salmış olan

  • AYSEMA:Ay gibi parıldayan yüz.

  • AYSEREN:Güzelliğini gözler önüne seren.

  • AYSIN: Sen aysın, ay kadar güzelsin

  • AYSU: Ay gibi parıltılı ve su gibi berrak.

  • AYSUN:Ay gibi ışıltılı ve güzel.

  • AYŞE: Rahat ve huzur içinde yaşayan

  • AYŞEGÜL:Güller içinde mutlu yaşayan.

  • AYŞEN:Neşeli,gülen,aydınlık.

  • AYŞENUR: Ayşe+Nur

  • AYŞIL: Ay ışığı

  • AYŞİM,AYŞİN: Darlak ışık saçan.

  • AYTEN:Güzel bir tene sahip olan.

  • AYTU:Aya benzeyen tuğlu.

  • AZİZE:Saygın,sevgili,kutsal.

  • AZRA: Üstünde hiç yürünmemiş kum; Yeni yetme kız


  • BADE: Aşk, kutsal sevgi

  • BAHA: Değerli, kıymeti çok

  • BAHAR: Yazla kış arasında olan mevsim. Güzellik,gençlik çağı.

  • BAHARGÜL:Bahar gülü.

  • BALA: Yavru çocuk

  • BALCA: Bal gibi, bala benzer

  • BALIN: Yar, sevgili

  • BALKIN: Pırıldayan, parlak

  • BALKIZ: Bal kadar tatlı kız

  • BANU: Prenses; Hanımefendi. Yeni evli gelin.

  • BANUHAN:Hatun hükümdar.

  • BAŞAK: Ekinlerin tanelerini taşıyan baş kısmı

  • BEDİZ: Resim, tasvir, süs, bezek

  • BEGÜM: Hanım; Kadın hükümdar.

  • BEHİN: İyinin iyisi

  • BEHİYE:Güzel.

  • BELDE: Memleket, şehir, kasaba

  • BELEMİR: Peygamber çiçeği olarak biliniyor. Açtığı kokusunun dağılmasıyla anlaşılan gizli çiçek anlamında

  • BELEN: Bel, geçit; İki dağ arasından geçen yol

  • BELFÜ: Kar tanesi

  • BELGİ: İşaret

  • BELGİN: Kesin ve eksiksiz belirlenen

  • BELGÜN:Aydınlık gün.

  • BELİN:Korku ile şaşkın şakın bakmak.

  • BELİZ: İşaret, iz; alamet

  • BELKIS:Efsaneye göre Hz. Süleyman zamanındaki Saba melikesinin adı.

  • BELMA:Uysal,sakin.

  • BELUR:Billur,billurdan olan.

  • BENAN: Parmak uçları

  • BENAY: Ben ayım, ay gibiyim

  • BENEK: Namuslu kadın

  • BENGİ,BENGÜ: Ölümsüz, sonsuz

  • BENGİSU: Ölümsüzlük suyu

  • BENGÜL:Gül gibi.

  • BENİZ: Yüz

  • BENNUR:Işık saçan.

  • BERGÜZAR: Anılmak için verilen şey, andaç

  • BERİA: Olgunluk ve güzelliğiyle üstün olan sevgili

  • BERİL: Zümrüt

  • BERİN,BERRİN: En yüksek, en ulu anlamında

  • BERKE: Zerdali, kayısı. Kamçı, değnek

  • BERNA: Bağlı, bağlanmış; Genç, körpe, delikanlı

  • BERRAK: Duru

  • BERRAN: Keskin, kesici

  • BESİME:Sevimli,güler yüzlü.

  • BESİSU: Bitkilerin damarlarında dolaşan besleyici su

  • BESTE: Bir müzik parçasını oluşturan ezgilerin tümü

  • BESTEGÜL:Gül kadar güzel ve duygulu.

  • BESTENİGAR: Türk müziğinde bileşik bir makam

  • BETÜL,BETİL: Erkeklerden çekinen namuslu kadın, Hz. Meryem ve Hz. Fatma`nın diğer isimleri

  • BEYZA: Çok beyaz, lekesiz

  • BİGE:Evlenmemiş,çocuk doğurmamış olan. Sultan.

  • BİHTER: Daha iyi, en iyi

  • BİKE: Evlenmemiş, çocuğu olmamış kadın

  • BİLCAN:Bilgili dost.

  • BİLGE: Çok bilgili ve bilgisini yararlı kullanan kişi

  • BİLGET: Havadis, malumat

  • BİLGÜN: Bil+Gün

  • BİLHAN: Çok bilgili

  • BİLLUR: Pek duru, pürüzsüz

  • BİLNAZ:Çok naz eden.

  • BİLNUR:Bilge kişi.

  • BİNAY:Öylesine güzel ki bin ay eder.

  • BİNGÜL: Gülü bol; Gül bahçesi

  • BİNNAZ: Çok nazlı,cilveli,kaprisli.

  • BİNNUR:Çok ışıklı, ışığı gür

  • BİRAY: Ay gibi tek, eşsiz

  • BİRBET: Yüzü benzersiz

  • BİRGEN: Yalnız, yalnızlığa alışkın

  • BİRİCİK: Bir tane, tek, emsalsiz

  • BİRGÜL: Tek ve güzel bir gül.

  • BİRSEN: Yalnız sen

  • BİRSU:"Bir içim su" denilebilecek kadar güzel olan.

  • BUKET: Çiçek demeti

  • BURCU: Güzel koku, ıtır

  • BURÇAK: Bir bitki

  • BURÇİN: Dişi geyik

  • BUSE: Öpücük

  • BÜGE:Bent,su benti.

  • BÜKÜM: Bükme eylemi

  • BÜŞRA: Müjde, sevinçli haber


  • CAHİDE:Çalışıp çabalayan.

  • CANAN: Gönülden sevilmiş, yar.

  • CANAY:Ay gibi temiz.

  • CANDAN: İçten, gönülden

  • CANDAŞ: Candan, değerli dost

  • CANEDA: İçten, sevimli kişi

  • CANEL:İçten,candan uzatılan dostluk eli.

  • CANFEZA: Müzikte bileşik bir makam

  • CANKIZ: Sevilen, sevimli, şirin kız

  • CANKUT: Sevimli, cana yakın

  • CANSEL:Hayat veren su.

  • CANSIN:İçten,gönüldensin.

  • CANSU: Can suyu. Hayat veren su.

  • CAVİDAN:Sürekli,kalıcı olan,sonsuz.

  • CELİLE:Büyük,ulu.

  • CEMİLE:Hatır hoşluğu için yapılan hareket.

  • CEMRE: Ateş parçası, kor; Şubat ayında bir hafta arayla hava, su ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi

  • CENNET:Çok güzel yer. İyilik yapanların,günahsızların öldükten sonra mutluluğa kavuşacaklarına inanılan yer.

  • CEREN: Çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, zarif hayvan; ceylan

  • CEVHER:Bir şeyin özü. Güç,enerji.

  • CEVZA: İkizler burcunun eski adı

  • CEYDA: İnce-uzun boyunlu ve güzel

  • CEYLAN: Süzgün ve tatlı bakışlı. Yapısı ince ve uyumlu olan. Gözlerinin güzelliğiyle ünlü zarif,ince bacaklı memeli.

  • CİHANBANU: Dünya hükümdarı.

  • CİHANNUR:Alemi aydınlatan nurlu ışık.


  • ÇAĞ: Belirli bir özellik göz önünde bulundurularak ele alınan zaman dilimi

  • ÇAĞDA: Yeni bir çağa adım atılmış

  • ÇAĞIN: Şimşek, yıldırım

  • ÇAĞLA: Badem, kayısı,erik gibi yemişlerin olgunlaşmamış hali

  • ÇAĞRI: Davet. Doğan kuşu. Mavi hareli göz.

  • ÇAKIL: Su yataklarında sürtünmeyle yuvarlaklaşmış küçük taşlar

  • ÇEVREN: Gökyüzünün yerle bitişik gibi görünen kenarları, ufuk

  • ÇIĞLIK: İnce ve keskin bağırış.

  • ÇİÇEK: Bir bitkinin değişik renklerle bezenmiş kokulu bölümü

  • ÇİĞDEM: Akdeniz çevresinde yetişen çok renkli kır bitkisi

  • ÇİLAY:Ayın üzerinde beliren açık renkli lekeler.

  • ÇİLEN:Hafif yağan yağmur,çisenti.

  • ÇİLER: Şarkılar söyleyen, şakıyan

  • ÇİSE(M): Hafif yağan yağmur(um)

  • ÇİSİL: İnce ince yağan yağmur

  • ÇOLPAN: Çoban yıldızı


  • DAMLA:Çok küçük miktarda su. Çok az.

  • DALGA: Hareketli su kütlesi; Denizin rüzgarlı havada kabarıp kıyıya sürüklenmesi

  • DAMLA: Yağmur ya da bir sıvının çok küçük yuvarlak biçimli parçası

  • DEFNE: Yaprakları güzel kokulu, yaz-kış yeşil olan bir bitki

  • DEMET: Çiçek bağlamı, deste

  • DEMİ:Kadife,şeftali gibi şeylerin üzerinde bulunan ince tüy

  • DEMRE: Noel Baba'nın doğduğu sanılan tarihi yer

  • DENİZ: Yeryüzünün çoğunu örten engin su

  • DEREN: Toplayan, düzenleyen, pekiştiren

  • DERİN: Sığ olmayan

  • DERYA: Büyük deniz anlamında

  • DERYANUR:Bilgisiyle ışık saçan.

  • DESEN: Çiçek, çizgi gibi süs şekilleri

  • DESTE:Bağlam,demet.

  • DESTEGÜL: Mevlevi dervişlerinin giydiği ince kumaştan yelek. Bağlanmış gül demeti.

  • DEVİN: Hareket, kımıldanış

  • DEVİNSU:Suyun ritmik hareketleri. Akarsu.

  • DEVRİM: Yerleşik toplumsal düzeni, köklü, hızlı ve geniş kapsamlı olarak niteliksel değiştirme ve yeniden isimlendirme işlemi

  • DEVRİN:Bir kişi veya olayın gündemde olduğu tarih dönemi.

  • DİCLE: Bir nehir adı. Ulu ırmak.

  • DİDAR:Güzel yüz. Görme.

  • DİDE: Göz, göz bebeği

  • DİDEM: Gözüm gibi sevdiğim, sevgilim

  • DİLA:Gönlümü çalan.

  • DİLAN:Gönüllerce olan,yürekler dolusu.

  • DİLARA: Gönül alan, gönül okşayan.

  • DİLAY: Gönle ışık saçan, ay kadar güzel

  • DİLBER:Gönlü yakan güzel. Alımlı güzel kadın.

  • DİLDAR: Gönlü baskı altında tutan sevgili

  • DİLDE: Ünü her tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu, herkesin dilinde olan kimse

  • DİLEK: İstek, rica,arzu.

  • DİLEM: Gönül ilacı

  • DİLER: Dilemek eyleminden

  • DİLHAN: İçten ve yürekten konuşan

  • DİLNİŞİN: Gönülde yer tutan,hoş,güzel

  • DİLRÜBA: Gönlü şen,dertsiz

  • DİLSEREN:Hatiplik yeteneğini gözler önüne seren.

  • DİLSU: Dil+Su

  • DİLŞAH: Gönül şahı,sevgili,sultan.

  • DİNİZ:Sakin,dingin.

  • DOĞA: Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü; Tabiat

  • DOĞANGÜN: Doğmakta olan gün

  • DOĞAY: Ayın yeni doğuş hali

  • DOĞU: Güneşin doğduğu ana yön

  • DOLUNAY:Ayın tam yuvarlak olduğu an

  • DORA: Doruk, zirve

  • DURUGÜL:Gül gibi temiz olan.

  • DUYGU: Kişi, olay ve nesnelerin bireyin iç dünyasında uyandırdığı izlenim

  • DUYGUN: Duygulu,hassas,hisli kişi.

  • DUYGUNİSA: Duygulu,hassas kadın.

  • DÜŞ:Hayal,rüya,güzel rüya.

  • DÜŞÜM: Hayalimdeki, düşlediğim, istediğim anlamında


  • EBRU:1.Keman kaş. 2.Bulut rengi. 3.Bir sanat dalı

  • ECE: Kraliçe. Güzel kız,kadın.

  • ECEGÜN: Çok güzel bir günde doğan

  • ECEM: Kraliçem, sevgili kraliçe anlamında

  • ECENAZ:Nazlı güzel.

  • ECESU:Su gibi berrak ve güzel.

  • ECMEL: Çok güzel

  • EDA: Naz, cilve. Davranış,tavır. Verme,ödeme. (Namaz için)kılma,yerine getirme. Üslup.

  • EFİL:Rüzgar,dalgalanma.

  • EFSUN: Büyü, sihir

  • EGE: Türkiye'nin batısında yer alan deniz

  • ELANAZ:Ela gözlü,nazlı güzel.

  • ELANUR:Ela gözleriyle nur saçan.

  • ELÇİN: Deste, tutam

  • ELİF: Kibar, narin yapılı, ince-uzun boylu kız.

  • ELİFE:Tutku,istek,alışılan şey.

  • ELİZ:El izi.

  • ELVAN: Renkler,çeşitler.

  • EMEL:Arzu,özlem.

  • EMET: Bereket, bolluk

  • EMİNE: İnanılır,güvenilir.

  • ENER: Dağ eteği

  • EREM: Cennet

  • ERENDİZ: Jüpiter gezegeninin adı

  • ERÇİL: Doğru,inanılır,güvenilir kişi.

  • ERDA: Beyaz karınca.

  • ERKE: Enerji, iş başarma gücü; Nazlı

  • ERNA: İşveli,cilveli,şen şakrak sevgili.

  • ESEN: Sağlıklı, salim

  • ESENGÜL: Rüzgar gibi esen,Gül gibi güzel kokan.

  • ESER: Emek sonucu ortaya çıkan ürün, yapıt; Yok olmuş bir nesneden kalan parça

  • ESİM: Rüzgar gibi olan.

  • ESİN: Sabah rüzgarı

  • ESMA: İsimler,adlar. Çok yüksek olan.

  • ESMACAN: Adı can olan.

  • ESMAGÜL: Adı gül.

  • ESMANUR: Adı nur.

  • ESNA: Yüksek, yüce. Bir işin yapıldığı an.

  • ESRA: En çabuk, çok çabuk

  • EŞAY: Ayin güzelliğiyle eşdeğer güzelliğe sahip olan.

  • EŞLEM: Selametli, güvenilir

  • EVA: Havva. Yaratılan ilk kadın.

  • EVİN: Bir şeyin içindeki öz; Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü

  • EYLÜL: Sonbaharda bir ay adı

  • EZGİ: Melodi, şarkı, türkü

  • EZGİN: Sesi düzenli gelen. Paraca durumu bozuk olan. Çok sıkıntı çekmiş.


  • FATMA: Çocuğunu sütten kesen kadın.

  • FATMAGÜL: Gül gibi güzel yeni anne olmuş kadın .

  • FAZİLET: Erdemli, iyi ahlaklı

  • FERAH: Aydınlık, iç açıcı

  • FERAHGÜL: Güzelliğiyle neşe saçan.

  • FERAHNUR: İnsanın gönlünü ışık saçarak aydınlatan

  • FERAY: Ay ışığı, ayın parlaklığı,ışıltı saçması.

  • FERCAN: İnsanın ruhuna aydınlık veren bir içtenliğe sahip olan

  • FERDA: Gelecek zaman, yarın; Kıyamet

  • FERDACAN: İçtenliğini hiç kaybetmeyecek olan.

  • FERHAN: Sevinçli, gönlü hoş

  • FERİ: Köke değil dallara ait olan. İkinci derecede olan.

  • FERİDE: Eşi benzeri olmayan,tek. Çok değerli inci.

  • FERİS: Şık,zarif.

  • FERİSU: Temizliği ve berraklığıyla ışık saçan.

  • FERNUR: Aydınlık,ışık.

  • FERSUDE: Eskimiş,yıpranmış,örselenmiş.

  • FERZİN: Kraliçe

  • FEYZA: Bolluk, çokluk, bereket. Taşkın.

  • FEZA: Boşluk, sinirsizlik; Uzay

  • FİDAN: Yeni yetişen ağaç

  • FİGEN: Yaralayan, kıran

  • FİLİZ: Tohumdan çıkan sürgün. İnce ve güzel vücutlu.

  • FİRDEVS: Cennetler. Cennet bahçeleri.

  • FİRUZE: Açık mavi renkte, değerli bir süs taşı

  • FULYA: Nergisgillerden güzel kokulu sarı bir çiçek

  • FUNDA: Çalı ormanı, çalılık; Püskül, tepelik

  • FÜRUZAN: Parlayan, parlak

  • FÜSUN: Büyü


  • GAMZE: Göz kırpma, gözle işaret; Nazlı bakma; Gülerken bazı kişilerde yanaklarda beliren çukur

  • GAYE: Amaç, erek

  • GAZAL: Ak geyik, ahu; Geyik yavrusu; Güzel söz (mecazi)

  • GAZEL: Konusu daha çok sevgi ve içki olan, manzume; Tek kişinin özel ahenkte okuduğu müzik parçası; Sonbahar vaktinde düşen yapraklar

  • GECE: Gün batımından ağarmasına kadar geçen süre

  • GELİNCİK: Yazın kırlarda yetişen parlak kırmızı renkli bir çiçek

  • GENCAY: Yeni doğmuş ay; Hilal biçimindeki ay

  • GERÇEK: Yakıştırma veya yalanı olmayan

  • GİZEM: Sır; Aklın erişemediği çözülemeyen şey

  • GONCA: Tam açılmamış çiçek

  • GONCAGÜL: Gül goncası.

  • GÖK: Yerin göz ile görülebilen ufuklarından başlayarak yukarıda kubbenin içi gibi gözüken sonsuz boşluk; Mavi renk

  • GÖKAY: Hem gök, hem ay; Güzel ay

  • GÖKBEN: Ben gökyüzü anlamında

  • GÖKÇE: Gök mavisi, mavi gözlü güzel

  • GÖKÇENAZ: Nazlı mavi.

  • GÖKSU: Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bulunan akarsuların adı

  • GÖKYEL: Kuzeydoğudan esen rüzgar, poyraz

  • GÖNEN: Rutubet, yaşlık; Ekilecek toprağın tavlandırılması

  • GÖNÜL: İstek, arzu, sevgi.

  • GÖNÜLGÜL: Gül gibi zarif bir gönlü olan.

  • GÖRKE: Heybetli

  • GÖRKEM: Göz alıcı ve gösterişli olma durumu,ihtişam.

  • GÖZDE: Çok sevilen, beğenilen nitelikte olan. Çok güzel.

  • GÖZDEM: Beğendiğim,sevdiğim,saydığım,bitanem.

  • GÖZDENAZ: Nazlı güzel.

  • GÖZDENUR: İnsanlara vermiş olduğu iç huzurla herkesin beğenisini kazanan.

  • GÖZEN: İlgi çekici, samimi; Sulak yer; Pınar

  • GÜHER: Cevher

  • GÜL: Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeğine verilen ad; Gülmek eyleminden gül

  • GÜLAL: Gülün kırmızısı gibi güzel.

  • GÜLAY: Gül gibi güzel, ay gibi aydınlık olan.

  • GÜLBAHAR: Ebru yapmakta kullanılan koyu kırmızı toprak rengi

  • GÜLBEN: Gül yüzlü,gül gibi beni olan.

  • GÜLBİN: Gül fidanı, gül yetişen yer.

  • GÜLCAN: Gül gibi güzel kişi.

  • GÜLCE: Gül gibi.

  • GÜLÇİÇEK: Her yönüyle güzel olan.

  • GÜLÇİN: Gül toplayan, gül seven.

  • GÜLDEN: Güle ilişkin, gülden yapılmış. Gül soluklu.

  • GÜLEDA: Gül gibi güzel ve nazlı.

  • GÜLEN: Güleç yüzlü, mutlu anlamında

  • GÜLENAY: Güleç ay, gülümseyen ay; Ay gibi gülümseyen güzel

  • GÜLFEM: Ağzı gül gibi olan

  • GÜLFER: Zarifliği ve güzelliğiyle göz kamaştıran.

  • GÜLGEN: Güler yüzlü

  • GÜLGÜN: Gül renkli; Gülen, gülümseyen

  • GÜLHAN: Gül kadar çok sevilen, han, hakan

  • GÜLİN: Güzel,zarif.

  • GÜLİNAZ: Nazlı,güzel.

  • GÜLİSTAN: Gül bahçesi

  • GÜLİZ: Gül yetiştiren

  • GÜLİZAR: Al yanaklı, gül yanaklı; Alaturka müzikte bir bileşik bir makam

  • GÜLNİHAL: Gül fidanı.

  • GÜLNİSA: Gül gibi kadınlar anlamında

  • GÜLNUR: Işık saçan güzellik.

  • GÜLPERİ: Gizemli gül, saklı gül.

  • GÜLRİZ: Gül saçan

  • GÜLRU: Gül yüzlü, gül yanaklı

  • GÜLSANEM: Çok güzel kadın.

  • GÜLSELİ(N): Coşkulu bir güzelliğe sahip olan.

  • GÜLSU: Gül ve su gibi güzel

  • GÜLSÜN: Yaşam boyu yüzü gülsün anlamında

  • GÜLŞAH: Gül dalı; Güzelliğiyle ün salmış olan

  • GÜLŞEN: Gül bahçesi

  • GÜLTEN: Gül tenli, vücudu gül gibi

  • GÜLÜM: Bana ait olan gül. Canım.

  • GÜLÜMSE: Tebessüm et

  • GÜN: 24 saatlik zaman dilimi; Güneşin yeryüzüne gönderdiği ışık; Güneş, yaşam

  • GÜNAL: Işık al, ışıklı ol

  • GÜNAN: Doğumuyla sevinç getiren; Anılan gün

  • GÜNAY: Hem gün, hem ay

  • GÜNÇİÇEK: Ay çiçek

  • GÜNDEN: Güne ilişkin, güneşe ilişkin; Güneşten bir parça

  • GÜNDÜZ: Günün aydınlık bölümü

  • GÜNEŞ: Çevresindeki gezegenlere ısı ve ışık veren büyük gök cismi

  • GÜNEY: Her zaman güneş gören, güneşli yer; Bir yön

  • GÜNHAN: Oğuzhan'ın altı oğlundan biri

  • GÜNNAZ: Nazlı kişi.

  • GÜNNUR: Güneş gibi ışık saçan.

  • GÜNSU: Gün gibi aydınlık, su gibi berrak

  • GÜRAY: Bol ışıklı ay, güçlü ay

  • GÜRDAL: Güçlü dal, sık dal

  • GÜVEN: Güvenmekten, yürekli ol anlamında

  • GÜZ: Sonbahar

  • GÜZAY: Güneş olmayan yer; Kuzey; Güz ve ay

  • GÜZEL: Hoşa giden,hayranlık uyandıran

  • GÜZİN: Seçilmiş, seçkin. Beğenilen.

  • GÜZÜN: Güz mevsiminde olan


  • HABİBE: Sevgili,seven dost.

  • HALE: Ayın çevresindeki ışık halkası.

  • HALENUR: Kutsal ışık

  • HANDAN: Güleç, sevinçli,şen şakrak.

  • HANDE: Gülüş,gülme. Açılma. Eğlenme.

  • HANİFE: Allah'ın birliğine inanan; Hz. Muhammed zamanından önce tek tanrıya inanan

  • HARİKA: Sıradanlığın üstündeki nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran

  • HASİBE: Değerli,soyca temiz,soylu.

  • HASLET: Doğuştan gelen güzel huy

  • HAVVA: Yaratılan ilk kadın.

  • HAYAL: Varmış, olmuş gibi zihinde canlandırılan imge, görüntü

  • HAYAT: Ömür, yaşam

  • HAZAL: Kuruyup dökülen ağaç yapraklarının güzelliği

  • HAZAN: Sonbahar

  • HAZAR: Barış

  • HENNA: Kına ağacı.

  • HERA: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça

  • HESNA: Güzel,hanımefendi kadın.

  • HEVES: Bir şeye duyulan istek

  • HEVİN: Aşk, sevda

  • HELİN: Yuva

  • HİCRAN: Ayrılık,bir yerden ayrılmak. Ayrılığın sebep olduğu dayanılmaz acı.

  • HİLÂL: Ayın yay biçimindeki görünüşü,yeni ay,ayça.

  • HİLDE: Kurtulmak, yükselmek, ilerlemek

  • HOŞSEDA: Hoşa giden ses

  • HÜLYA: İnsanın kurduğu tatlı düş; Sevda

  • HÜMA: Efsanelerde geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan cennet kuşu

  • HÜMEYRA: Kızıllık, pembelik

  • HÜNER: İnce ve şaşırtıcı ustalık

  • HÜRREM: Sevinçli, güler yüzlü

  • HÜSNA: Pek çok güzel

  • HÜSÜN: Güzellik


  • IĞIL: Çok yavaş akan su

  • ILGAZ: Atın dört nala koşması. Hücum,akın.

  • ILGIM: Serap

  • ILGIN: Beyaz ya da pembe, çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaççık (genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunur)

  • ILGIT: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında

  • ILIM: Uzlaşmacı yumuşaklık

  • IRMAK: Akarsuların en büyüğü

  • IŞIK: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji. Aydınlık,nur.

  • IŞIL: Pırıltı, parlaklık, ışık, aydınlık

  • IŞILAY: Işıltılı ay, parlayan ay

  • IŞILTI: Parıltı,titrek ışık.

  • IŞIN: Bir kaynaktan belli bir doğrultuya giden ışık çizgisi

  • IŞINBIKE: Aydınlık saçan kadın.

  • ITIR: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans


  • İCLAL: Ağırlama,ikram. Büyüklük,ululuk.

  • İDİL: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir; Volga ırmağına Türkler'in verdiği ad

  • İDİLSU: Su için yazılmış şarkı.

  • İLAYDA: Su perisi

  • İLBÜKE: İlbey hanımı, seçkin hanım

  • İLCAN: Ülkenin canı,sevdiği.

  • İLGİ: İki şey arasındaki ilişki; Bir şeye duyulan merak; Eğilim

  • İLGİN: Yabancı,gurbette yaşayan.

  • İLGÜN: Ülke güneşi. Başkaları,yabancılar.

  • İLKAY: Ayın ilk hali.

  • İLKBAHAR: Yılın ılık mevsimi

  • İLKCAN: İlk doğan çocuklara verilen ad.

  • İLKE: Temel alınan düşünce, kural

  • İLKGÜZ: Eylül ayı

  • İLKİM: İlk çocuğum anlamında

  • İLKİN: İlk çocuklar için kullanılan adlardan. Önce,öncelikle.

  • İLKNUR: İlk ışık

  • İLKYAZ: İlkbahar

  • İLMA: Parlatma. Belirleme,işaret etme.

  • İLSEL: İlle ilişkili, yurtla ilişkili

  • İLSU: Ülkenin suyu,bereketi.

  • İLTER: Yurdu koruyan, yurtsever.

  • İMER: Zengin,varlıklı.

  • İMGE: Düş, hayal, görüntü, tasarım

  • İMRAN: Evine bağlı, evcimen anlamında

  • İMREN: İmrenmek fiilinden, görünen şeyi edinme isteği.

  • İNANÇ: İnanılan şey

  • İNCİ: Süslemede kullanılan, istiridyede yetişmiş değerli madde

  • İNCİLAY: Parlama,ışıldama

  • İNCİNUR: İnci gibi ışıklı,parlak.

  • İPAR: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek

  • İPEK: İpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş. Kibar,zarif.

  • İREM: Bahçeleriyle ünlü masal kenti

  • İREN: Özgür, serbest

  • İRİS: Mitolojide Tanrıların elçisi

  • İSMİHAN: Hükümdar ismi

  • İYEM: Güzellik,iyilik.

  • İZEL: El izi anlamında

  • İZEM: Büyüklük, ululuk

  • İZGİ: Güzel, adaletli, zeki

  • İZLEM: İzlemek eylemi

  • İZİM: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında


  • JALE: Çiğ, kırağı. Sabahları otların üzerinde olan su damlaları

  • JALENUR: Parlayan,ışıldayan çiğ.

  • JANSET : Güneşin Doğuşu (Çerkez ismi)

  • JANSELİ : Güneşin Doğduğu Yer (Çerkez İsmi)

  • JASMİN: Yasemin

  • JEYAN: Kızan, kükreyen

  • JİNSAL: Çağ, yaş, dönem

  • JÜLİDE: Dağınık,karmakarışık.


  • KADER: Alınyazısı,yazgı. Talih.

  • KAİNAT: Var edilen şeylerin hepsi, yaratılanlar

  • KAMELYA: Pembe,kırmızı,beyaz çiçekler açan bir süs bitkisi.

  • KAMER: 1. ay; Mecazi parlak ve güzel anlamında

  • KAMİLE: Tam,eksiksiz. Kemale ermiş. Bilgin,bilgili.

  • KAMURAN: İstediğine ulaşmış,mutlu.

  • KARACA: Rengi karaya yakın, esmer; Avrupa ve Asya'nın ılıman bölgelerinde yaşayan kısa ve çatallı boynuzlu bir memeli hayvan

  • KARANFİL: Kokulu bir çiçek.

  • KARDELEN: Kar kalkmadan çiçek açan süs bitkisi

  • KARMEN: Parlak kırmızı.

  • KAYRA: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik; Tanrıdan geldiğine inanılan iyilik; İhsan, lütuf

  • KERİME: Cömert. Ulu,büyük. Kız çocuk.

  • KEVSER: Cennette bulunduğuna inanılan su.

  • KIVANÇ: Sevinç

  • KIVILCIM: Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası

  • KIZILTAN: Kızıl renk almış tan

  • KÖSEM: Sürünün önünden giden,yol gösteren koç. Cildi temiz,pürüzsüz.

  • KUĞU: Beyaz tüylü bir su kuşu

  • KUMRU: Sevgilisine düşkünlüğüyle bilinen güvercin benzeri bir kuş

  • KUMSAL: Kumla örtülü deniz kıyısı

  • KUTAY: Kutlu,uğurlu ay

  • KUTSAL: Güçlü bir dinsel saygı uyandıran kimse

  • KUZEY: Bir yön

  • KÜBRA: Büyük, ulu; Büyük önerme


  • LAL: Parlak, koyu kırmızı renkte olan

  • LALE: Çan biçiminde bir çiçek

  • LALEHAN: Lalelerin sultanı.

  • LALEZAR: Lale yetiştirilen yer,lale bahçesi.

  • LAMİA: Parlayan, parlak.

  • LATİFE: Yumuşak,hoş,güzel,nazik. Güldüren güzel söz,şaka.

  • LEMA: Parıltı,parlayış.

  • LEMAN: Parlama,parıltı.

  • LEMİS: Dokunma,elleme.

  • LERZAN: Titreyen,titrek

  • LEYAN: Parlayan,parlayıcı. Konfor. Lüks hayat.

  • LEYLA: Saçları gece gibi simsiyah olan kadın; Çok karanlık gecede görülen ışık.

  • LEYLİFER: Gece ışığı

  • LİLA: Açık eflatun

  • LİNET: Sürgün.


  • MAHİRE: Hünerli,becerikli.

  • MAHPERİ: Güzeller güzeli.

  • MAİDE: Üzerinde yemekler bulunan sofra; Yemek, ziyafet

  • MANOLYA: Bir süs bitkisi

  • MARAL: Dişi geyik

  • MAVİSU: Deniz

  • MAYIS: Bir bahar ayı

  • MEBRUKE: Kutlu kadın ("mübarek kelimesinin dişisi")

  • MEDİHA: Övülen,beğenilen,sevilen kadın.

  • MEHİR: Ay parçası

  • MEHPARE: Ay parçası gibi güzel.

  • MEHTAP: Ay ışığı,dolunay.

  • MEHVEŞ: Ay gibi güzel kadın

  • MELDA: İnce ve taze bedenli

  • MELEK: Tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri; Pek güzel, yumuşak huylu ve masum (mecazi)

  • MELİHA: Güzel,şirin,sevimli.

  • MELİKE: Kadın hükümdar,padişah eşi.

  • MELİS: Bal, bal arısı

  • MELİSA: Oğul otu

  • MELTEM: Yazın karadan denize doğru esen yel

  • MENEKŞE: Mor beyaz renkli, kokulu, yuvarlak yapraklı bir çiçek

  • MERAL: Dişi geyik,ceylan.

  • MERCAN: deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türü

  • MERİÇ: Bulgaristan'dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi'ne dökülen ırmak

  • MERİH: Mars gezegeni

  • MERVE: Mekke'de Safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı

  • MERYEM: İsa peygamberin annesinin adı

  • MERZE: Mercan.

  • MEYYAL: Meyleden,aşırı istekli. Fazlaca eğilen. Eğik.

  • MISRA: Manzumenin satırlarından her biri,dizeler.

  • MİHRİBAN: Dost,sevgili,yarendeş. İyi yürekli,güler yüzlü.

  • MİHRİCAN: Dost,sevgili. Sonbahar.

  • MİHRİGÜL: Güler yüzlü,dost,sevecen,güzel.

  • MİHRİNAZ: Çok nazlı.

  • MİHRİNUR: Güldüğünde ışıklar saçan.

  • MİMOZA: Bir süs bitkisi

  • MİNA: Mine. Liman. Şişe,cam,billur. Şarap şişesi.

  • MİNE: İnce ve parlak nakış; Madenler üzerine vurulan renkli cam tabakası; Şişe, cam, billur sırça

  • MİRAY: Yılın ilk aylarında doğan

  • MİRCAN: Güneş gibi aydınlık.

  • MÜGE: İnci çiçeği

  • MÜJDE: Sevindirici haber; İyi haber getirene verilen bağış

  • MÜJGAN: Kirpikler.


  • NADİDE: Az bulunur,görülmemiş. Çok değerli,eşsiz.

  • NADİRE: Az bulunan.

  • NAĞME: Güzel uyumlu ses, ezgi; Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz

  • NAHİDE: Venüs gezegeni. Ergenlik çağında genç kız.

  • NARİN: İnce, ince yapılı, kibar

  • NAŞİDE: Şair,şiir okuyan ve yazan.

  • NAZ: İsteksiz gibi görünen, çekingen davranış

  • NAZAN: Cilve yapan,nazlanan,nazenin.

  • NAZER: Nazar

  • NAZGÜL: Gül kadar güzel olan,nazlı.

  • NAZLI(M): Naz yapan; İşveli(m), edalı(m)

  • NAZLIHAN: Naz yapan han anlamında

  • NECLA: Evlat,çocuk. Soylu.

  • NEFİSE: Çok güzel,değerli.

  • NEHAR: Gündüz anlamındadır

  • NEHİR: Akarsu, ırmak

  • NEHİRE: Gereğinden fazla.

  • NERGİS: Bir süs bitkisi

  • NERMİN: Yumuşak,narin,ince.

  • NESLİ: Soylu.

  • NESLİHAN: Han soyundan. Sevgi ile hükmeden.

  • NESLİŞAH: Şah soyundan

  • NESRİN: Yaban gülü

  • NEŞE(M): Gönül açıklığı(m), sevinc(im)

  • NEŞVE: Keyif,neşe.

  • NEVA: Ses, ahenk; Güç, zenginlik, servet; Nasip; Türk müziğinde bir makam

  • NEVAL: Talih,kader,kısmet.

  • NEVADE: Torun anlamında

  • NEVBAHAR: İlkbahar, ilkyaz

  • NEVESER: Türk Müziğinde Dede Efendi'nin bulduğu bileşik bir makam

  • NEVGECE: Yeni yeni oluşan gece

  • NEVGÜL: Yeni açmış gül

  • NEVİD: Yeni, yepyeni

  • NEVRA: Beyaz çiçek. Işıklı olma,parlaklık.

  • NEVRES: Yeni yetişen.

  • NEYİR: Işıklı, aydınlık, parlak

  • NİGAR: Resim kadar güzel sevgili; Nakış; Resim

  • NİHAL: İnce ve düzgün vücutlu sevgili. Fidan,taze sürgün.

  • NİHAN: Saklanmış, gizli olan; Sır

  • NİL: Çivit. Mısır'da bir nehir

  • NİLAY: Işıklı mavi,ışıklı lacivert.

  • NİLGÜN: Lacivert renkli, çivit renginde

  • NİLÜFER: Durgun sularda yetişen, değişik renkli ve uzun ömürlü su bitkisi

  • NİRAN: Nurlar,aydınlıklar,ışıklar. Ateşler. Cehennem.

  • NİSA: Kadın,kadınlar.

  • NİSAN: Gelin çiçeği; İlkbaharın ilk ayı

  • NUR: Aydınlık, parıltı, parlaklık

  • NURAN: Nurlu,ışıklı.

  • NURAY: Işık saçan.

  • NURCAN: Aydınlık insan.

  • NURFER: Işık veren,aydınlatan,ferahlatan.

  • NURGÜL: Nur+Gül

  • NURGÜN: Nur+Gün

  • NURPERİ: Bir peri kadar göz kamaştırıcı güzelliğe sahip olan.

  • NURSAL: Işıksal ışıkla ilgili

  • NURSAY: Işık gibi say, ışık gibi bil anlamında

  • NURSELİ: Işık seli (yağmuru) anlamında

  • NURSEZA: Nura layık, ışığa, aydınlığa layık anlamında

  • NURTEN: Işık gibi duru tenli anlamında

  • NUTİYE:Gökyüzündeki en parlak yıldız

  • NÜKET: Nükte, zarif, güzel sözler

  • NÜKHET: Güzel koku

  • NÜKTE: İnce anlamlı, düşündürücü şaka söz


  • OKSAL: Ok at; Oka ilişkin

  • OKŞAN: Sevil,şefkat gör.

  • OLCA: Ganimet,bolluk.

  • OLCAY: Mutlu, ongun; Rastlantıları düzenlediği ve böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih

  • OLGAÇ: Bilgi ve görgüde olgunlaşan

  • OMAY: Gözde,sevilen,beğenilen.

  • ONGU: Sağlık,mutluluk.

  • ONGÜL: Ön ayak olmak; İlk gül

  • ORKİDE: Salepgillerden güzel çiçekli birtakım bitki türlerinin ortak adı

  • OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel

  • OYLUM: Hacim, dirim; İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı


  • ÖDÜL: Armağan

  • ÖĞÜN: Kendini yücelt. Zaman. Kez,defa.

  • ÖĞÜT: Tavsiye.

  • ÖMÜR: Yaşama süresi,hayat.

  • ÖNAY: Yeni çıkmış ay

  • ÖNGÜL: Direnen,inatçı. Kılavuz. Öncü,teşvik eden.

  • ÖRGÜN: Türlü ve düzenli parçalardan oluşan

  • ÖVGÜ: Övme, övmek için söylenen söz

  • ÖVGÜN: Övülmüş, övülen kişi

  • ÖVÜNÇ: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç, övünç,

  • ÖYKÜ: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay

  • ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında

  • ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan

  • ÖZDEN: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili

  • ÖZEN: Büyük hassasiyet göstermek

  • ÖZGE: Yabancı. İyi,güzel. Cana yakın,şakacı. Yürekli,gözü pek

  • ÖZGEN: Başına buyruk. Rahat. Özü geniş. Kuzu kulağı otunun filizi

  • ÖZGÜL: Gerçek gül, benim gülüm anlamında

  • ÖZGÜR: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür

  • ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret

  • ÖZLEN: Görme isteği uyandır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler

  • ÖZNİL: Nil gibi verimli.

  • ÖZNUR: Özü ışıklı,aydınlık.

  • ÖZSU: Besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su

  • ÖZÜN: Şiir. Hak edilmiş ün.

  • ÖZTEN: Güzel tenli.


  • PAMİRA: Orta Asya'da bir yayla

  • PAPATYA: Baharda çiçek açan bir kır bitkisi

  • PARLA: Parlamak eyleminden parla, ışık saç; Başarılı ol, ünün sanın artsın; Güzel ol, güzel görünüşlü ol

  • PELİN: Acı ve güzel kokulu bir bitki

  • PELİNSU: Pelin+Su, hem pelin hem su anlamında

  • PERÇEM: Kahkül

  • PERİ: Cisimleri çok latif ve görünmez olan hoş yaratık; Güzel insan, güzel kimse

  • PERRAN: Uçan, uçucu

  • PERVİN: Ülker yıldızı

  • PETEK: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları

  • PEYDA: Belli, açık, ortaya çıkmak, oluşmak

  • PINAR: Büyük su kaynağı

  • PIRILTI: Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık

  • RABİA: Dördüncü.

  • RAHŞAN: Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı.

  • RANA: İyi, güzel, yumuşak, hoş

  • RAVZA: Sulu, su yatağı yer; Bahçe

  • REBİA: Bahar.

  • RENAN: Çok ses çıkaran, çınlayan

  • RENGİN: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel

  • REVAN: Yürüyen, giden; akan, akıp giden. Ruh,can.

  • REYHAN: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen

  • REZZAN: Ağırbaşlı, onurlu

  • RİMA: Dişi ceylan yavrusu

  • ROSA: Gül rengi,pembe kırmızı arası bir renk.

  • RUHAN: Güzel kokulu

  • RUHSAR: Yanak, yüz, güzel yüz

  • RUHŞEN: Neşeli,canlı.

  • RUHUGÜL: Gül kadar temiz bir ruha sahip olan.

  • RUKİYE: Büyü,sihir.

  • RÜÇHAN: Üstünlük

  • RÜYA: Düş; Gerçekleşmesi imkansız durum, hayal; Gerçekleşmesi beklenen şey, umut

  • SABA: Gündoğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. Türk müziğinde bir makam

  • SABAH: Günün ağarmasıyla başlayan ilk saatler

  • SAHRA: Kır,ova,çöl

  • SALİHA: Yararlı,iyi,elverişli.

  • SAMiMe: Bir şeyin temeli, en köklü yeri

  • SANAL: Sanlı ol, ünlen

  • SANEM: Çok güzel kadın; Put

  • SARA: Halis, saf, katkısız

  • SARE: Olmak, oldu; Cemaat, topluluk; İhtiyaç, susuzluk

  • SARGIN: Albenili, çekici, büyüleyici,yıldızı şirin, hoşa giden, sevimli, güzel

  • SAYE: Gölge; Koruma, yardım, sahip çıkma

  • SAYGIN: Sayılan, sevilen

  • SAYIL: Her zaman saygı gör

  • SEBLA: Uzun kirpikli göz

  • SEÇİL: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen

  • SEÇKİN: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit

  • SEDA: Ses; Doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı

  • SEDEF: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, sert bir madde; Bu maddeden yapılmış veya bu madde ile süslenmiş

  • SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak

  • SEGAH: Doğu müziğinin makamlarından

  • SEHER: Tan ağartısı

  • SEL: Taşkın su

  • SELDA: Bir söğüt cinsi

  • SELEN: Haber, müjde

  • SELİN: Gür akan su

  • SELİNTİ: Ufak sel

  • SELİS: Akıcı söz

  • SELMA: Barış içinde,huzur,erinç.

  • SELMİN: Barış ve sevgi duygusuyla dolu olan

  • SELVA: Amerika'da Amazon, Afrika'da Nijer ırmakları gibi ekvator bölgesinde büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad.

  • SELVİ: İnce uzun ağaç

  • SEMA: Gökyüzü; Göç

  • SEMANUR: Nurlu gökyüzü

  • SEMEN: Yasemin çiçeği. Semizlik.

  • SEMİN: Değerli, pahalı; Semizlik

  • SEMİRAMİS: Babil'in Asma Bahçeleri'ni kurduran Asur kraliçesi

  • SEMRA: Esmer kadın.

  • SENA: Övmek, methetmek; Şimşek parıltısı; Yücelik, yükseklik; Aydınlık; Bir ot adi

  • SENAHAN: Metheden, alkışlayan, öven

  • SENAR: Yar, aşık, seven insan

  • SENAY: Ay gibi güzelsin.

  • SENEM: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça'da put; Arapça'da kendine tapılacak kadar güzel olan kadın, sevgili, güzel

  • SERA: Varlıklı olmak, zengin olmak; Şarkı söyleyen; Yer, toprak; Ok yapımında kullanılan bir ağaç

  • SERAP: Çorak yerlerde, çölde, sıcak ve ışığın etkisiyle, ileride, yakında ya da ufukta su veya yeşillik var gibi görünmesi olayı

  • SERAY: Ay gibi güzel

  • SEREN: Gemi direği

  • SERMA: Kış soğuğu

  • SERPİL: Gelişmek,büyümek.

  • SERPİN: Yağmur

  • SERRA: Rahatlık,kolaylık

  • SERTAP (SERTAB): İnatçı anlamında

  • SEVAL: Severek al anlamında

  • SEVDA: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, arzu, kuvvetli istek

  • SEVDEM: Sevginin en son demi

  • SEVEN: Bir başkasına sevgi duyan

  • SEVGİ: İnsanı bir şeye ya da bir kişiye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu

  • SEVGÜL: Gül gibi sevilen.

  • SEVİL: Her zaman sevilen biri ol

  • SEVİM: Sevmek eylemi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi başkalarına sevdiren özellik

  • SEVİNÇ: İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku

  • SEVTAP: Tapılacak kadar çok sevilen.

  • SEYLAN: Sel, akma, akış

  • SEYYAL: Akıcı, akışkan

  • SEZEN: Hisseden, sezgili

  • SEZER: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar

  • SEZGİ: Sezmek eyleminden sezgi; Sezme yeteneği

  • SEZİN: Sezinleme işi, sezme. Duygulu,anlayışlı.

  • SILA: Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşmak; Doğup büyüdüğü ve özlediği yer; Bahşiş, hediye; Bağ

  • SİBEL: Henüz yere düşmemiş yağmur damlası (Fransızca "si belle": öylesine güzel anlamında)

  • SİM: Gümüş gibi parlak ve beyaz

  • SİMA: Yüz, çehre

  • SİMGE: Anlamı olan harf, bitki gibi işaretler

  • SİMİRNA: İzmir'in eski adı. Aynı zamanda Amazon savaşçılarının kraliçesinin adı.

  • SİNEM: Yüreğim, çok sevdiğim

  • SİTARE: Yıldız

  • SONEDA: Nazlı olmaması temenni edilen

  • SONGÜZ: Kasım ayının halk arasındaki adı

  • SONYAZ: Sonbahar

  • SU: Canlıların yaşaması için en gerekli olan kokusu, rengi olmayan sıvı

  • SUMRU: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi

  • SUNA: Boylu, poslu, yakışıklı. Yaban ördeği.

  • SURPERİ: Peri güzeli.

  • SUZAN: Yakan,yakıcı.

  • SÜHEYLA: Yumuşak ve iyi huylu,mütevazı kadın.

  • SÜNDÜS: Ham ipek,ipekli.

  • SÜSEN: Nisan-Haziran dönemlerinde açan güzel kokulu bir çiçek


  • TAÇNUR : Mutluluk

  • TAHİRE : Gündoğusundan esen rüzgar

  • TAİBE : Tövbe eden, pişmanlık duyan

  • TALHA : Güzellik

  • TALİA : Güzel, şirin

  • TALİHA : Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğa üstü güç, şans, felek

  • TAMAY : Dolunay, ayın on dördüncü

  • TANAY : Secde eden

  • TANSELİ : Şafak vakti gelen sel

  • TANSU : Göğüsle ilgili

  • TANYEL : Katıksız, arı - Seçilmiş

  • TANYELİ : Tan vakti esen rüzgar

  • TARA : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad

  • TAYYİBE : 1.İyi davranış. 2.Yatıştırıcı, hoşa giden söz

  • TENAY : Uygun, yakışan - Yetkili olan - Dine uygun hareket eden

  • TENDÜ : Öz, asıl

  • TENNUR : Yüksek, ulu

  • TİJEN : Taç, taçlar

  • TİLBE : Put - Güzel kadın

  • TUBA : 1.Cennette bulunduğun inanılan büyük ağaç. 2.Güzellik, iyilik. 3.Rahat

  • TUĞÇE : Küçük tuğ

  • TULÜ : Doğuş, doğma (güneş için) anlamında

  • TÜLAY : Ayın ince ışığı

  • TÜLİN : Ayın çevresinde görülen ışık halkası

  • TÜNAY : Gece ve ay

  • TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız

  • TÜRKÜ : Yankı, ses

  • TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız


  • UBEYDE : Tanrının kölesi

  • UĞURGÜL : Uğurlu gül

  • UHDE : Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev.

  • ULYA : En yüce, en ulu, yüksek

  • UMAY : Devlet kuşu

  • UMUR : Görgü, deneyim

  • UZEL : Usta, becerikli


  • ÜLKÜ : Amaç, ideal

  • ÜMRAN : 1.Bayındırlık. 2.Uygarlık, medeniyet. 3.İlerleme, mutluluk, refah

  • ÜNZİLE : Gönderilmiş

  • ÜZGÜ : Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen üzüntü, eziyet.


  • VAHİBE : Hibe eden, bağışlayan.

  • VAHİDE : Tek yalnızca bir tane.

  • VARİDE : Gelen, erişen - Söylenti

  • VEDİA : Korunması için bırakılan emanet

  • VERDA : Gül.

  • VİLDAN : Yeni doğmuş çocuklar

  • VİRA : Durmadan, aralıksız, sürekli.


  • YAĞMUR : Bulutlardan yeryüzüne düşen su damlacıkları.

  • YAPRAK : Bitkilerin solunumunu sağlayan, yeşil ve türlü biçimlerdeki ince bölüm

  • YAREN : Dost, arkadaş

  • YASEMİN : Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki

  • YAŞAM : Hayat

  • YELDA : 1.Uzun. 2.Yılın en uzun gecesi

  • YELİZ : Ferah yer, aydınlık, havadar

  • YEŞİM : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş

  • YILDIZ : Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri.

  • YONCA : Çiçekleri kırmızı veya mor renkli çayır bitkilerinin genel adı

  • YUDUM : Bir içimlik sıvı

  • YÜKSEL : Başarı kazan, yücel

  • YUDUM : Bir içimlik sıvı


  • ZEHRA : Çok beyaz, parlak yüzlü

  • ZEHRE : Çiçek.

  • ZELİHA : Züleyha, su perisi

  • ZENNAN : Kadınlar

  • ZENNUR : Zinnur, nurlu, ışıklı

  • ZEREN : Anlayışlı, kavrayışlı.

  • ZERİN : Altından ya da altına benzer olan.

  • ZERRİN : Altından yapılmış.

  • ZEYNEP : Süs, bezek.

  • ZİNNUR : Nurlu, ışıklı

  • ZİŞAN : Şanlı, şerefli - Bir tür lale

  • ZUHAL : Satürn gezegeninin adı.

  • ZULAL : Hafif, güzel, soğuk su.

  • ZÜBEYDE : Öz, asıl

  • ZÜHRE : Çoban yıldızı, venüs.

  • ZÜLAL : Saf, temiz, hafif tatlı su.

  • ZÜLEYHA : Su perisi - Hz.Yusuf'un karısı

  • ZÜMRA : Akıllı, çabuk kavrayan kadın.

  • ZÜMRÜT : Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam bir süs taşı.

  • ERKEKLER

  • ABAY : Hünerli.

  • ACAR : Becerikli,atılgan

  • ACUN : Dünya,varlık

  • AKAY : Beyaz ay, dolunay

  • AKEL : Dürüst, güvenilir

  • AKGÜN : Mutlu,sevinçli gün

  • AKIN : 1.Arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olmak. 2.Baskın.

  • AKTAÇ : Beyaz taç,gelin tacı

  • AKTAN : Aydınlık gece

  • ALİ : Yüce,ulu

  • ALİCAN : Candan,cana yakın

  • ALİŞAN : Şanı şerefi en yüksek olan

  • ALKAN : Kızıl kan

  • ALKIN : Sevdalı,aşık

  • ALP : Kahraman,cesur,savaşçı

  • ALPAR :Yiğit,cesur

  • ALPASLAN : Aslan gibi cesur,savaşçı beyi

  • ALPTUĞ : Yiğitlik simgesi.

  • ALPER : Yiğit insan, yiğit erkek.

  • ALPEREN : Yiğit ve ermiş kişi.

  • ALPHAN : Yiğit,hükümdar

  • ALPTEKİN : Tek yiğit,prens

  • ALTAN : Sabah güneş doğarkenki zaman

  • ALTAY : Orta Asya'da Tanrı dağı,bir Türk boyu

  • ALTUĞ : Kızıl tuğ, al renkli.

  • ANIL : Amaç, erek, hatırlanmak.

  • ANDAÇ : Armağan,hediye

  • ARAL : Takımada,sıradağlar.

  • ARCAN : Saf,temiz

  • AREL : Temiz,dürüst

  • ARDA : 1.İşaret olarak yere dikilen çubuk. 2.Ardıl.

  • ARGUN : Zayıf,güçsüz,dermansız

  • ARGÜN : Temiz,aydınlık gün

  • ARIKAN : Temiz soy

  • ARIN : Temiz,saf - Alın

  • ARİF : Anlayışlı,tanınmış,meşhur,bilgi sahibi

  • ARKAN : Temiz kandan gelen - Üstün,galip

  • ARKUT : Temiz ve kutlu.

  • ARMAN : Hasret,özlem - Sıkıntı

  • ARSLAN : Yırtıcı,güçlü,yiğit

  • ARTUN : Kendine güvenen, onurlu.

  • ATABERK : Şehzade eğitmeni - Devlet yetkilisi

  • ATACAN : Hoşgörülü,babacan

  • ATAK : Canlı,girişken-Cömert-Nişancı

  • ATAKAN : Düşünmeden cesurca işe girişen

  • ATALAY : Ünlü,şöhretli

  • ATAMAN : Ata kişi,önder

  • ATASOY : Ataların soyundan gelen

  • ATAY : Bilinen,tanınmış

  • ATİLLA : Savaşçı,fatih - Büyük,ünlü

  • AYBAR : Gösterişli,heybetli

  • AYBERK : Ay gibi güzel ve sağlam.

  • AYDIN : Işıklı-Aylı gece-Açık,belli-Uğurlu

  • AYHAN : Ay hakimi

  • AYKAN : Soylu,asil

  • AYKUT : Ay gibi uğurlu.

  • AYTAÇ : Ay biçiminde taç

  • AYTEK : Ay gibi

  • AYTEKİN : Ay şehzadesi, prensi

  • AYTUNÇ : Ay gibi güzel,tunç kadar sağlam

  • AZİZ : Sevgili - Az bulunur- Muhterem

  • AZMİ : Kararlılık - Güçlü,kuvvetli

  • BAHA : Kıymet, değer, para.

  • BAHİR : Deniz-Belli, açık-Işıklı,parlak

  • BALER : Tatlı dilli, cana yakın

  • BALKI : Şimşek, ışık, parlayış.

  • BARAN : Direnci kıran güç, ulu, yüksek.

  • BARAY : Sonsuzluk.

  • BARBAROS : Kızıl sakal

  • BARIN : Güç ve kuvvet.

  • BARIŞ : Sulh.

  • BARKIN : Gezmek, görmek, gezgin.

  • BARKAN : Çölde oluşan küçük kum kitlesi

  • BARLAS : Kahraman

  • BARS : Kaplan benzeri yırtıcı hayvan

  • BARTU : En eski Türk hanlarından biri.

  • BAŞER : Başta gelen

  • BATI : Güneşin battığı yön

  • BATIHAN : Batı'nın hükümdarı, hanı

  • BATURALP : Yiğitler yiğidi

  • BATIRAY : Ay gibi yiğit

  • BATUĞ : Üstün olan, yiğit. Az.

  • BATUHAN : Yiğit hükümdar.

  • BATUR : Yiğit, yürekli, bahadır.

  • BAYAR : Ulu, yüce

  • BAYBARS : Eski Türklerin beslediği kaplan

  • BAYBORA : Fırtına

  • BAYCAN : Zengin

  • BAYHAN : Zengin ve güçlü

  • BAYKAL : Yaban kısrağı - Sibirya'da bir göl

  • BAYSAL : Soylu, ünlü

  • BAYÜLKEN : Göğün 16. katında oturan barış tanrısı

  • BEDİR : Dolunay.

  • BEDİRHAN : İleri görüşlü lider

  • BERK : 1.Sert, sağlam, katı. 2.Yıldırım.

  • BERKAY : Güçlü ve ay gibi - Şimşek gibi parlayan.

  • BERKE : Kamçı, kırbaç.

  • BERKAN : Parlama - Kıvırcık kuzu postu

  • BERKANT : Bozulmaz yemin

  • BERKAY : Ay gibi güçlü

  • BERKE : Kamçı

  • BİLGEHAN : Göktürk hakanı

  • BİLGİN : Alim, bilgili kişi

  • BİRANT : Tek yemin. Özelliği olan yemin

  • BOĞAÇ : Bir Dedekorkut kahramanı

  • BORA : Şiddetli rüzgar

  • BORAN : Rüzgar şimşek ve gök gürültüsü ile ortaya çıkan sağanak yağışlı hava olayı.

  • BUĞRA : Erkek deve

  • BURAK : Hz.Muhammed'in Miraç gecesi bindiği efsanevi at

  • BURÇ : Kale, hisar çıkıntısı - Güneş sistemi - sarp yamaç

  • BÜLENT : Yüce, yüksek

  • CABBAR: Kuvvet,kudret sahibi-Becerikli

  • CAFER:Küçük akarsu

  • CAHİT: Çaba gösteren, çalışkan

  • CAN: İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağladığınave ölümle vücuttan ayrıldığına inanılan madde dışı varlık.

  • CANALP : Özünde yiğitlik, güç olan

  • CANBERK : Güçlü, sağlam

  • CANDAŞ : Dost, yoldaş

  • CANDEMİR : Özü demir gibi sağlam

  • CANDOĞAN : Cana doğan

  • CANEL : Dostluk eli

  • CANER: Çok içten, sevilen.

  • CANKUT: Neşe, mutluluk, talih, baht.

  • CANTEKİN : Tek, eşsiz can

  • CAVİT : Sonsuz, ebedi

  • CELAL : Büyüklük, yücelik - Öfke, kıgınlık

  • CELAYİR : Moğolların kollarından

  • CELİL : Büyük, yüce

  • CEM : Hükümdar - Toplanma,biraraya gelme

  • CEMAL : Güzel yüz - Yüz güzelliği

  • CEMİL : Güzel yakışıklı erkek - İyilikle anma

  • CEMRE : Ateş,kor-Suda,havada,toprakta oluştuğuna inanılan sıcaklık

  • CENAP : Şeref, onur

  • CENGİZ : Güçlü, gözüpek

  • CENGİZHAN : Moğol İmparatorluğunu kuran hükümdar

  • CENK : Savaş

  • CEVAHİR : Mücevher,değerli süs taşı

  • CEYHUN : Orta Asya'da bir akarsu - Cennet'in 4 nehrinden biri

  • CİHAN : Dünya

  • CİHANGİR : Dünyaya egemen olan

  • CİHAT : Din uğruna savaşan

  • COŞKUN : Heyecanlı, kabına sığmayan

  • CUMHUR : Halk, topluluk

  • CÜNEYT : Küçük asker

  • ÇAĞAN : Bayram, şenlik

  • ÇAĞATAY : Tay-Doğu Türklerine verilen ad

  • ÇAĞDAŞ : Çağın koşullarına uygun.

  • ÇAĞIN : Yıldırım, şimşek

  • ÇAĞKAN : Canlı, dinamik, çalışkan.

  • ÇAĞLAR : Şelale, çağlayan

  • ÇAĞMAN : Çağdaş insan

  • ÇAĞRI : Çakır gözlü

  • ÇAKAR : Parlayan, ışık veren

  • ÇAKIN : Şimşek, parıltı

  • ÇAKIR : Mavi renkli, gri benekli gözü olan

  • ÇELİK : Su verilip sertleştirilmiş demir - Çok güçlü

  • ÇELİKER : Çelik gibi güçlü

  • ÇETİN : Sert-Çözümü zor, sarp-İnatçı,azimli

  • ÇEVİK : Çabuk davranan, hareketli

  • ÇIĞIR : Çığın açtığı iz, yol - Yenilikçilik

  • ÇINAR : Uzun ömürlü,uzun boylu, kalın gövdeli bir ağaç türü

  • DALAN : Biçim - İnce, zarif

  • DALAY : Deniz.

  • DARCAN : Sıkıntılı, aceleci

  • DEMİR : Kolay işlenen dayanıklı bir maden

  • DEMİRALP : Demir gibi güçlü, yiğit

  • DEMİRCAN : Özü demir gibi sağlam

  • DEMİREL : Demir gibi güçlü eli olan

  • DEMİRHAN : Demir gibi güçlü hükümdar

  • DEMİRKAN : Güçlü soydan gelen

  • DENİZ : Deniz, su kütlesi, derya

  • DENKTAŞ : Akran, aynı yaşta

  • DERVİŞ : Tarikata girmiş - Hoşgörülü,alçakgönüllü

  • DERYA : Deniz - Engin bilgili - Çok

  • DEVRAN : Felek, kader

  • DEVRİM : Olumlu yönde değişiklik yaratan hareket

  • DİLMEN : Güzel konuşan

  • DİNÇ : Güçlü, sağlıklı

  • DİNÇER : Güçlü, sağlıklı

  • DOĞA : Tabiat

  • DOĞAN : Yırtıcı bir kuş

  • DOĞU : Güneşin doğduğu yön

  • Doğuhan : Doğunun hükümdarı

  • DOĞUKAN : Doğulu, doğu soyundan

  • DOĞUŞ : Yaradılış

  • DORUK : En yüksek yer, zirve - Üstün başarı

  • DORUKHAN : Zirvenin hükümdarı

  • DURAN : Varlığını sürdüren-Dağyolu-Dingin,sakin

  • DURUKAN : Kanı saf, berrak.

  • DÜNDAR : Artçı asker, birliği koruyan asker

  • ECEVİT : Çevik,çalışkan,açık fikirli- Yaramaz,sinirli

  • EDİZ : Yüksek yer - Ulu,yüce

  • EFE : Batı Anadolu'da köy yiğidi, zeybek.

  • EFGAN : Ağlayıp inleme - feryat

  • EGE : Bir çocuğu koruyan,ona bakan - Büyük ulu

  • EGEHAN : Engin denizlerin hükümdarı.

  • EGEMEN : Hakim , hüküm süren

  • ENES : Secereli Arap atı.

  • ENİS : Dost, arkadaş.

  • EMİR : Bir kavmin başı -Peygamber soyundan - Kumandan

  • EMİRHAN : Emirlerin başı, hükümdarı

  • EMRAH : Bir halk ozanımız

  • EMRE : Aşık, vurgun

  • ENDER : Çok az, nadir bulunan

  • ERTUĞ : Yiğit başlığı.

  • ENER : En yiğit, en kahraman

  • ENGİN : Uçsuz bucaksız - Yüksekte olmayan yer

  • ENGİNSU : Açık deniz

  • ENVER : En nurlu, en parlak

  • ERALP : Yiğit

  • ERAY : İlk ay

  • ERBATUR : Cesur, yiğit

  • ERBERK : Şimşek gibi yiğit

  • ERCAN : Canlı, sağlıklı

  • ERCÜMENT : İtibarlı, haysiyetli, değerli

  • ERDAL : Tek erkek

  • ERDEM : Namus, fazilet - Hüner - Ruhsal yetkinlik

  • ERDEN : El değmemiş

  • ERDİNÇ : Duru, güçlü erkek

  • EREN : Yetişmiş - Cesur,yiğit - Ermiş kişi

  • ERDOĞAN : Yiğit doğmuş

  • ERGİN : Olmuş, yetişmiş - Reşit

  • ERGUN : Oynak, hızlı giden at

  • ERGÜN : Yumuşak huylu, uysal

  • ERHAN : Adaletli hükümdar

  • FADIL : Fazietli, ahlaklı - Fazıl

  • FAHİR : İftihar edilecek, övülecek

  • FAHRETTİN : Diniyle övünen

  • FAHRİ : Şeref ve itibar için yapılan iş

  • FAİK : Üstün, yüksek

  • FALİH : Başarı kazanan, isteğine ulaşan

  • FARUK : Haklıyı haksızı ayırabilen - Keskin

  • FATİH : Fetheden - Hüküm veren

  • FAZIL : Faziletli, ahlaklı

  • FEHİM : Anlayışlı, zeki

  • FERDİ : Kişiye özgü

  • FERHAT : Güçlükleri yenip bir yeri ele geçiren

  • FERHAN : Sevinç, mutlu

  • FERİD : Eşsiz, tek, benzeri olmayan

  • FERİDUN : Eşsiz, tek

  • FERİT : Avcı kuş

  • FERKAN : Güçlü, saygın soydan gelen

  • FERRUH : Uğurlu - Kutsal

  • FETHİ : Fetih ile ilgili

  • FEVZİ : kurtuluşla,zaferle ilgili - galip üstün gelen

  • FEYYAZ : Faydalı, verimli, bereketli

  • FIRAT : Tatlı su - Türkiye'nin en uzun akarsuyu

  • FİKRET : Düşünce - Akıl, anlayış

  • FUAT : Kalp, gönül

  • FURKAN : Doğruyu yanlıştan ayırma

  • GALİP : Üstün gelen, kazanan

  • GANİ : Zengin, varlıklı - Bol

  • GAZANFER : Aslan - Yiğit, yürekli

  • GEDİZ : Su birikintisi, gölcük - Ege'de bir akarsu

  • GENCAL : Genç, taze

  • GENCALP : Genç yiğit, kahraman

  • GENCAY : Ayın bir haftalık hali, hilal

  • GENCER : Genç yiğit

  • GİRAY : Uygun, laik.

  • GİRGİN : Kolay yakınlık kuran

  • GÖKALP : Mavi gözlü yiğit - Göklerin yiğidi

  • GÖKAY : Mavi ay

  • GÖKBERK : Mavi gözlü, sert kişi

  • GÖKCAN : Mavi gözlü dost, candan kişi

  • GÖKÇE : Güzel, gösterişli - Yiğit, cesur - Mavi gözlü

  • GÖKÇEN : Güzel, hoş

  • GÖKHAN : Eski Türklerde gök tanrısı - Göklerin hakimi

  • GÖKMEN : Sarışın, mavi gözlü

  • GÖKSEL : Gökle ilgili

  • GÖKTAN : Mavi şafak

  • GÖKTUĞ : Mavi tuğ.

  • GÜÇHAN : Çetin, güçlü han

  • GÜÇLÜ : Kuvvetli, gücü yerinde - Önemli, etkili - Şiddetli

  • GÜLTEKİN : Genç, nazik delikanlı

  • GÜNALP : Güneş gibi yiğit

  • GÖRKAY: Güzel ay.

  • GÜNEY : Dört yönden biri - Her zaman güneşli yer

  • GÜNKUT : Günün uğuru

  • GÜNTAN : Güneşin doğuşundan az önceki zaman

  • GÜNTEKİN : Güneş gibi tek

  • GÜRAL : Hakkını bol bol, çok al

  • GÜRALP : Güçlü yiğit

  • GÜRAY: Çok ışıklı, aydınlık.

  • GÜRCAN : Güçlü, coşkulu can

  • GÜRKAN : Gürbüz, kanı bol

  • GÜROL : Hayat boyu herşeyin bol olsun

  • GÜRTAN : Işıklı, geniş tan yeri

  • GÜVEN : Kuşku duymadan bağlanma, inanma - Cesaret

  • GÜVENÇ : Güven - Sevinçli - Dayanak, yardım

  • GÜZEY : Güneş görmeyen yer, kuzey

  • HAFIZ : Koruyan, saklayan - Kur'an ı ezberlemiş kişi

  • HAKAN : Eski Türk ve Moğol hükümdarı

  • HALDUN : Sonsuz, ebedi olan

  • HALİT : Sonsuz, sürekli - Bir yıldan çok yaşayan

  • HALİL : Yakın dost

  • HALİM : Sessiz, sakin - Yumuşak huylu, yavaş

  • HALİS : Katıksız - Saf, temiz, hilesiz - Yalnız

  • HALUK : İyi huylu, geçimli

  • HAMDİ : Allah'ı övmek, şükretmek

  • HAMİ : Himaye eden, koruyan

  • HAMİT : Övgüye değer

  • HARUN : İnat eden, huysuz

  • HASAN : Güzellik, iyilik

  • HASRET : Özlem

  • HAZAR : Barış, güven

  • HAZIM : Akıllı, işbilir

  • HEPER : Her zaman yiğit.

  • HINCAL : Öc al

  • HİDAYET : Doğru yola girme - Müslüman olma

  • HİKMET : Bilgelik - Özlü söz, vecize

  • HİRAM : Yürüme, gezinme

  • HULKİ : Yaradılışla ilgili - İyi huylu, ahlaklı

  • HULUSİ : Saf, içi temiz - Samimi, içten

  • HURŞİT : Güneş

  • HÜRAY : Ay gibi özgür

  • HÜREL : Özgür ülke.

  • HÜRCAN : Özgür

  • HÜRKAL : Özgür kal.

  • HÜRKAN : Özgürlüğüne düşkün bir soydan gelen.

  • HÜROL : Özgür ol.

  • HÜSEYİN : Küçük sevgili

  • HÜSNÜ : Çok güzel

  • ILDIR : 1.Parıltı. 2.Alaca karanlık.

  • ILDIZ : Yıldız - Gündönümünden 10 gün öncesi

  • ILGAR : Çabuk, hızlı - Hücüm, akın - Havanın açık olması - Öfke

  • ILGAZ : 1.Dizginleri koyuverilmiş atın dört nala koşması.2.Atla ansızın yapılan doludizgin saldırı.

  • IRA : Öz yapı, karakter, kişilik.

  • IŞIKHAN : Işıklı han

  • IŞINER : Işık saçan yiğit.

  • İBRAHİM : İnananların babası - Peygamber

  • İDRİS : Hoş kokulu bir kiraz türü - Bilimde ileri düzeyde olan - Peygamber

  • İHSAN : İyilik - Bağış, bağışlama

  • İLAYDIN : Aydınlık, mutlu, demokratik ülke.

  • İLBAY : Bir yerin saygın kişisi sözü geçen.

  • İLBEY : Vali

  • İLCAN : Yurttaş, vatandaş.

  • İLGİN : Gurbette yaşayan, garip.

  • İLGÜ : Engel.

  • İLHAMİ : İçe doğanlarla, esinle ilgili

  • İLHAN : Hükümdar, İmparator, Yönetici

  • İLKAN : Bir Türk hükümdarı.

  • İLKAY : Yeni ay, ayın ilk hali

  • İLKCAN : İlk doğan erkek çocuklara verilen ad

  • İLKE : Temel düşünce, prensip - Temel bilgi - Davranış kuralı

  • İLKER : İlk doğan erkek çocuk

  • İLKUT : Kutlu, mutlu ülke.

  • İLTEKİN : Tek eşsiz ülke

  • İLTER : Yurdunu seven, koruyan

  • İNAL : Kendisine inanılan

  • İNAN : Dizgin - Yönetme - İman

  • İNANÇ : Bir düşünceye bağlılık - İman - Doğru, emin

  • İRFAN : Bilme, anlama - Sezme, kavrama gücü

  • İSHAK : Bilgin olarak tanınan bir peygamer

  • İSLAM : İslam diniden olan, müslüman

  • İSKENDER : Bir Makedon kumandanı

  • İSMAİL : İbrahim peygamberin oğlu

  • İSMET : Masumluk, temizlik - Haramdan çekinme

  • İŞÇAN : Çalışkan

  • İZZET : Değer, kıymet - Kuvvet, kudret - Hürmet, saygı

  • JARİN : Yakınmak, haykırmak.

  • JENİN : Vurmak, titreşmek.

  • JERFİ : Derinlik

  • JİYAN : Kızgın, hışımlı

  • KAAN : 1.Hükümdar.2.Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad.

  • KADEM : Uğur - Ayak adımı - Yarım arşın

  • KADİR : Kuvvetli, güç sahibi - Değer, onur, şeref

  • KADRİ : Değer, kıymetle ilgili

  • KAĞAN : Kaan, hükümdar

  • KAHRAMAN : Yiğit, cesur - Bir olayın baş kişisi

  • KAMER : Ay - Sadık hizmetli

  • KAMURAN : Arzusuna erişmiş

  • KANDEMİR : Güçlü soydan gelen

  • KANER : Yiğit soydan gelen.

  • KARABEY : Esmer, rengi karaya çalan Bey

  • KARACAN : Esmer - Küçük ağaçcık

  • KARAHAN : 1.Tarihte bazı hanlara verilen ad.2. Anadolu'da bir devlet.

  • KARATAY : Anadolu Selçuklu devlet adamı.

  • KARAN : Kahraman, yürekli - Karanlık

  • KARANALP : Esmer, karayağız, yiğit

  • KARTAL : Çok güçlü, iri yırtıcı kuş

  • KARTAY : Yaşlı, pir

  • KAYA : Büyük, sert taş kütlesi

  • KAYAHAN : Güçlü, sert hükümdar

  • KAYHAN : Güçlü hükümdar

  • KEMAL : Olgunluk - En yüksek değer - Erdem

  • KENAN : Hz.Yakup'un ülkesi. Cennet, Filistin

  • KEREM : Soyluluk - Cömertlik, bağış

  • KEREMŞAH : Asil, soylu şah, hükümdar

  • KERİM : Cömert - Ulu, büyük

  • KILIÇ : Sivri uçlu,keskin, çelikten silah

  • KILIÇALP : Kılıç gibi keskin, yiğit

  • KILIÇHAN : Kılıç gibi keskin, güçlü yiğit

  • KIRCA : Dolu - Ufak taneli kar - Borayla gelen yağmur

  • KIRDAR : Ölçülü davranış

  • KIRHAN : Kırçıl han

  • KIVANÇ : Övünç, iftihar

  • KORAL : Sınır muhafızı

  • KORALP : Yiğit sınır muhafızı

  • KOLÇAK : Yiğit, mert, koçak

  • KORAY : Kor renkli ay.

  • KORCAN : Ateşli, canlı

  • KORÇAK : Heykel

  • KOREL : Kor gibi etkili, yakıcı kişi

  • KORHAN : Kor gibi kızgın hükümdar.

  • KORKUT : Büyük dolu tanesi - Hayali yaratık

  • KORTAN : Kor renkli tanyeri - Yalçın kaya - Pelikan

  • KÖKER : Köklü soydan gelen

  • KÖKSAL : Kökünü derinlemesine sal, soyun genişlesin

  • KUBAT : Kaba, şişman

  • KUBİLAY : Ünlü Moğol hükümdarı

  • KUDRET : Güç, kuvvet - Allah'ın gücü - Zenginlik - Yetenek

  • KUNTAY : Ay gibi sağlam, güçlü

  • KUNTER : Sağlam, kuvvetli

  • KUTAY : Uğurlu ay.

  • KURTBEY : Kurt gibi atılgan, güçlü

  • KUTAN : Dua, yalvarma - Saka kuşu

  • KUTAY : Uğurlu ay

  • KUTBAY : Uğurlu kişi

  • KUTER : Kutlu uğurlu kişi.

  • KUTHAN : Kutlu hükümdar

  • KUTLAY : Kutlu, uğurlu ay

  • KUTLU : Uğurlu, kutsal

  • KÜRŞAT : Göktürk prensi


  • LAÇİN : Bir cins şahin - Sarp, yalçın

  • LAMİ : Sert, çatık kaşlı veya Aslan

  • LATİF : Allah'ın kulu

  • LEMA : Herşeye gücü yeten

  • LEMİ : Becerikli,atılgan

  • LEVENT : Dünya,varlık

  • LOKMAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan

  • LÜTFİ : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan


  • MACİT : Şan, şeref sahibi - İyi ahlaklı

  • MAHİR : Becerikli, hünerli

  • MAHMUT : Övülmeye değer, hamdolunmuş

  • MANÇO : Manda yavrusu

  • MANSUR : Yardım edilmiş - Allah'ın yardımıyla galip gelmiş

  • MAZHAR : Bir şeyin göründüğü, çıktığı yer - Onurlanma

  • MECİT : Çok ulu, yüce

  • MECNUN : Cin çarpmış - Delice seven

  • MEHMET : Muhammed isminin Türkçe'de söylenişi

  • MELİH : Güzel, şirin, sevimli.

  • MEMDUH : Övülmüş

  • MENDERES : Bir akarsu yatağının az eğimli ovalarda çizdiği kıvrım

  • MENGÜ : Ölümsüz, ebedi

  • MENSUR : Saçılmış, dağılmış - Ölçüsüz, uyaksız söz

  • MERİÇ : Balkan yarımadasında bir akarsu

  • MERİH : Bir gezegen

  • MERT : 1.Yiğit. 2.Sözünün eri, güvenilir kimse.

  • MESUT : Mutlu, bahtiyar

  • METE : Büyük Hun imparatoru.

  • METİN : Metanetli, sağlam - Özü, sözü doğru

  • MİTHAT : Övme

  • MİRKELAM : Güzel, nazik konuşan

  • MİRZA : Hükümdar soyundan gelen

  • MUHAMMED : Yüce Peygamberimizin ismi - Tekrar tekrar övülmüş - Güzel huylu

  • MURAT : 1.İstek. 2.Amaç.

  • MURATHAN : Arzulu hükümdar

  • MÜJDAT : Müjdeler, sevinçli haberler

  • MÜŞFİK : Şefkatli, merhametli

  • NADİ : Haykıran, seslenen - Toplantı

  • NADİR : Az bulunur

  • NAFİ : Yararlı - Şifa, hayırlı

  • NAFİZ : Becerikli,atılganDelen, içeri işleyen - Etkili, sözü geçen

  • NAHİT : Venüs gezegeni, zühre - Ergen

  • NAİL : Muradına ermiş

  • NASUH : Öğüt veren - Temiz

  • NASUHİ : Bozulmaz biçimde tövbe eden

  • NAŞİT : Şiir yazan, okuyan

  • NAZIM : Düzenleyen - Manzume yazan

  • NAZİF : Temiz - Zarif

  • NECAT : Kurtulma

  • NECDET : Kahramanlık, yiğitlik

  • NEDİM : Tatlı , güzel konuşan

  • NEDRET : Az bulunan, seyrek

  • NEHAR : Gündüz

  • NEJAT : Soy, nesil - Doğa, yaradılış

  • NESİM : Yumuşak rüzgar - İyi, yumuşak huylu

  • NEŞAT : Sevinç, neşe

  • NEŞET : Meydana gelme, yetişme

  • NEYZEN : Ney çalan

  • NİDA : Bağırma,sesle çağırma, haykırma.

  • NİHAT : Huy, yaradılış

  • NOYAN : Baş komutan, bey.

  • NUH : Üçüncü peygamber

  • NURKAN : Aydınlık, temiz soydan gelen

  • NÜZHET : Neşe - Ferahlık, sevinç

  • OGÜN : Belirli bir günde doğan

  • OĞAN : Güçlü, kuvvetli

  • OĞUL : Erkek evlat - Kovandan çıkan arı topluluğu

  • OĞULCAN : Can dost.

  • OĞUR : Uğur - Samimi, içten

  • OĞUZ : Saf, iyi yaradılışlı - Sağlam, güçlü

  • OĞUZHAN : Yiğit han - Oğuzların efsane kahramanı

  • OKAN : Anlama, öğrenme - Oğuz

  • OKAY : Beğeni, ok gibi delici, ay gibi aydınlık.

  • OKBAY : Ok gibi delici, saygın ve zengin kimse.

  • OKCAN : Hareketli, canı tez

  • OKER : Hızlı, hareketli

  • OKTAR : Ok atan, okçu

  • OKTAY : Öfkeli, sinirli

  • OLCAY : Şanslı, talihli

  • OLGUN : Bilgili, görgülü, iyi yetişmiş

  • OMAÇ : Hedef, amaç

  • OMAY : Seçkin, seçilmiş

  • ONAT : İyi, güzel - Doğru ve dürüst nitelikli

  • ONAY : Uygun bulma

  • ONGAR : Kurtuluş

  • ONGUN : Tam - Verimli, bayındır - Kutlu, uğurlu - Gelişmiş, gürbüz

  • ONUR : Kişinin kendin saygısı, özsaygı

  • ONURAL : Şan, şeref kazan

  • ONURALP : Onuruyla tanınmış yiğit

  • ONURHAN : Onurlu hükümdar

  • ORÇUN : Ardıl, halef, oğul.

  • ORHAN : Şehrin hakimi

  • ORHUN : Orta Asya Türklerinde eski yazı türü.

  • ORKAN : Hükümdar soyundan gelen.

  • ORKUN : Çoban beyi.

  • ORKUT : Kutsal şehir.

  • ORTAÇ : Tepe - Mirasçı - Veliaht

  • ORTUN : Ortanca kardeş

  • OSMAN : Bir tür kuş - Osmanlı'nın kurucusu

  • ORTUNÇ : Ateş renginde tunç

  • OYTUN : Beğenilen güzel yer, kutsal.

  • OZAN : 1.Halk şairi. 2.Şiir yazan kimse şair.

  • OZGAN : Öne geçen, kazanan

  • OZAN : 1.Halk şairi. 2.Şiir yazan kimse şair.

  • ÖCAL : Öcünü, intikamını al

  • ÖDÜL : Bir başarı ya da iyilik karşılığında verilen armağan

  • ÖĞDAY : Çok akıllı

  • ÖĞÜN : Yücel, gurur duy - Zaman, vakit - Kez, defa Önde, ileride

  • ÖĞÜNÇ : Övünülecek şey

  • ÖĞÜT : Nasihat

  • ÖKER : Akıllı

  • ÖKMEN : Akıllı, zeki

  • ÖKTEM : Güçlü, onurlu

  • ÖKTEN : Akıllı, bilgili

  • ÖMER : Yaşayış, hayat - İkinci Halife

  • ÖMÜR : Yaşayış, hayat

  • ÖNAL : Her işte lider olan.

  • ÖNAY : Ayın ilk günlerindeki durumu, hilal

  • ÖNDER : Bir topluluğa başkanlık eden - Önde giden, yol gösteren

  • ÖNEL : Bir şeyin tamamlanması için verilen süre, vade

  • ÖNER : Başta gelen - Yön - Sıra

  • ÖRSAN : Örs gibi sağlam adı olan

  • ÖRSEL : Örs gibi sağlam el

  • ÖVÜL : Kendini beğendir, övgü kazan

  • ÖYMEN : Evcimen, evine bağlı

  • ÖZAL : Özü kırmızı

  • ÖZALP : Özünde yiğit olan

  • ÖZAY : Özü ay gibi parıltılı olan.

  • ÖZCAN : Candan, samimi

  • ÖZDEMİR : Özü demir gibi sağlam olan

  • ÖZDEN : Soyca temiz - Özvarlıkla ilgili - Suların geçtiği yer

  • ÖZEN : Bir işin iyi olması için gösterilen çaba - En içeride olan - Dere, ırmak

  • ÖZER: Yiğit, doğru kişi

  • ÖZGÜN : Benzerlerinden ayrı - Kendine özgü.

  • ÖZGÜR : Hür - Bağımsız

  • ÖZHAN : Hükümdar soyundan gelen

  • ÖZKAN : Özü, kanı temiz

  • ÖZMEN : Özü iyi, sağlam olan

  • ÖZTAN : Tan yeri gibi aydınlık.

  • PAKEL : Sezgi, anlayış, dikkat

  • PAKER : Sert, çatık kaşlı veya Aslan

  • PAKSOY : Allah'ın kulu

  • PAMİR : Herşeye gücü yeten

  • PARS : Becerikli,atılgan

  • PAYDAŞ : Dünya,varlık

  • PAYİDAR : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan

  • PEKAY : Çok aydınlık, ay gibi ışıklı.

  • PEKCAN : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan

  • PEKEL : Sağlam, güçlü el.

  • PEKER : Güçlü yiğit, çok sağlam.

  • PEKİN : Doğruluğu kesinlikle bilinen.

  • PERKER : Güçlü ve yiğit kişi.

  • PERTEV : Dürüst,güvenilir

  • PEYAM : Mutlu,sevinçli gün

  • PEYKAN : Beyaz taç,gelin tacı

  • PEYMAN : Aydınlık gece

  • POLAT : Din uğruna çalışan

  • POYRAZ : Yüce,ulu

  • POZAN : Candan,cana yakın

  • RAFET : Sert, çatık kaşlı veya Aslan

  • RAUF : Dünya,varlık

  • RAMAZAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan

  • RAMİM : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan

  • RAMİM : Çok övülmüş,methedilmiş

  • RABSİN : Beyaz ay,dolunay

  • RAUF : Mutlu,sevinçli gün

  • RECEP : Beyaz taç,gelin tacı

  • REFİK : Din uğruna çalışan

  • REHA : Candan,cana yakın

  • REKİN : Gururlu, ağırbaşlı.

  • RENAN : Kızıl kan

  • RIDVAN : Aslan gibi cesur,savaşçı beyi

  • RIZA : Yiğit,hükümdar

  • RUHİ : Tek yiğit,prens

  • RÜÇHAN : Orta Asya'da Tanrı dağı,bir Türk boyu

  • RÜSTEM : Kızıl,al renkli Tuğ

  • RÜŞTÜ : Armağan,hediye


  • SABRİ : Sabırla ilgili

  • SACİT : Secde eden

  • SADRİ : Göğüsle ilgili

  • SAİT : Mübarek, kutlu - Sevap kazanmış

  • SAİM : Oruçlu

  • SAKIP : Delen, delik açan - Çok parlak

  • SALİH : Elverişli, yararlı - Dinin emirlerine uyan

  • SALİM : Sağlam - Kusursuz, eksiksiz

  • SAMET : Çok yüksek, çok ulu - Hiç kimseye ihtiyacı olmayan

  • SAMİ : Dinleyen, duyan - Yüksek, yüce

  • SAMİH : Cömert, eli açık

  • SAMİM : Bir şeyin merkezi, içi

  • SANBERK : Gücüyle tanınmış.

  • SANCAR : Kısa kama - Saplar, batırır

  • SANER : Ünlü tanınmış.

  • SARGIN : Candan, içten

  • SARP : Çetin, sert

  • SARPER : Zoru başaran kişi.

  • SAVAŞ : Uğraşma,mücadele,kavga - Silahlı mücadele, harp

  • SEÇKİN : Niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, elit.

  • SEDAT : Doğru, haklı

  • SELCAN : Coşkun, taşkın

  • SELÇUK : Güzel konuşan - Türk hükümdarı

  • SELİM : Sağlam, doğru, kusursuz - Temiz, içten

  • SEMİH : Cömert, eli açık

  • SEMİN : Çok değerli.

  • SERCAN : Sevgili, sevilen

  • SERDAR : Başkumandan, başbuğ

  • SERGEN : Raf, vitrin - Tepelerdeki düzlük - Yorgun

  • SERHAN : Kurt, canavar - Şarkıcıların başı

  • SERHAT : Sınır - İki devlet arasındaki sınır

  • SERKAN : Soylu kan, başkan

  • SERKUT : Mutlu, talihli

  • SERMET : Ebediyet, sonsuzluk

  • SERTAÇ : Çok sevilen, sayılan

  • SERTUĞ : Baş tacı edilen.

  • SERVER : Başkan, reis

  • SEZAİ : Uygun, yaraşan

  • SEZER : Duyar, hisseder

  • SEZGİN : Sezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı

  • SITKI : İç temizliğiyle, doğrulukla ilgili

  • SİMAVİ : Yüzle, çehreyle ilgili

  • SİNAN : Mızrak, süngü gibi silahların sivri ucu

  • SÖMER : Katışıksız güçlü

  • SONER : Son doğan yiğit

  • SONGUR : Şahin - Ağır, hantal

  • SOYSAL : Uygar

  • SÖKMEN : Yiğitlere veilen san

  • SUAVİ : Değişmeyen - Kanıtlanmış

  • SÜHEYL : Kutlu, uğurlu

  • SÜLEYMAN : Saflık, temizlik

  • SÜMER : Mübarek, kutlu - Sevap kazanmış

  • ŞAHAN : Padişahlar, hükümdarlar, tahtlar.

  • ŞAYAN : Yakışır, yaraşır. Uygun

  • ŞAFAK : Güneş doğmadan önce ufukta beliren aydınlık

  • ŞAHİN : Büyük, yırtıcı kuş

  • ŞANSAL : Niteliklerinle ünlen, tanın

  • ŞANVER : İyi niteliklerin bilinsin, duyulsun

  • ŞEHZADE : Hükümdar oğlu

  • ŞENEL : Neşelen, mutlu ol

  • ŞENER : Mutlu, neşeli

  • ŞENOL : Her zaman neşeli, mutlu ol

  • ŞENSOY : Neşeli, mutlu soydan gelen

  • ŞEREF : İyi ahlak ve fazilet sonucu oluşan manevi yücelik - İyi ün

  • ŞERİF : Şerefli, kutsal - Soylu, temiz

  • ŞEVKET : Büyüklük, heybet

  • ŞÜKRÜ : Şükürle, minnettarlıkla ilgili

  • TAHA : Kuran'da bir sure adı.

  • TALAY : Gereğinden çok.

  • TALİP : Arayan, isteyen - Alıcı müşteri

  • TAMAY : Dolunay

  • TAMER : Nitelikli, sayılan kişi

  • TAN : Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, şafak zamanı

  • TANAY : Şafaktaki ay.

  • TANBERK : Şafak çizgisi - Parlayan şimşek

  • TANER : Şafak gibi aydınlık yiğit

  • TANJU : Çinlilerin Türk hükümdarlarına verdiği ad

  • TANKUT : Kutlu, uğurlu sabah

  • TANSEL : Şafak seli, ışık seli

  • TARCAN : Ayrıcalıklı dost.

  • TARHAN : Oğuzlarda demirci ustası - Tüccarlar - Han ve komutan ünvanı

  • TARIK : Sabah yıldızı, Zühre, Venüs

  • TARKAN : İslam'dan önce Türklerin kullandığı vekil, vezir gibi san

  • TAŞKIN : Coşmuş, taşmış halde bulunan - Akarsuların taşması

  • TAYFUN : Okyanuslarda görülen fırtına

  • TAYFUR : Küçük bir kuş türü

  • TAYGÜN : Çocuk, torun

  • TAYKUT : Kutlu, uğurlu çocuk.

  • TAYLAN : Yakışıklı ve sırım gibi genç.

  • TAYLAN : Yakışıklı ve sırım gibi genç.

  • TEKAY : Eşi benzeri görülmemiş

  • TEKCAN : Değerli, eşsiz

  • TEKİN : Tek, eşsiz - Uyanık, tetikte

  • TERCAN : Genç, delikanlı - Kırmızı buğday

  • TEOMAN : Hun İmparatoru Mete'nin babası

  • TEVFİK : Uygun düşme, uyma - Başarma - Allah'ın yardımına ulaşma

  • TEZCAN : Telaşlı, heyecanlı

  • TİMUÇİN : Moğol İmparatoru Cengiz - Katı, sağlam demir

  • TİMUR : Demir - Türk-Moğol İmparatoru

  • TOLAY : 1.Cemaat. 2.Topluluk.

  • TOLGA : Savaşçıların giydikleri demir başlık

  • TOPRAK : Yer kabuğunun yüzey bölümü

  • TOYGAR : Tarlakuşu, turgay

  • TUFAN : Nuh Peygamber zamanındaki güçlü yağmur

  • TUGAY : İki alaydan oluşan askeri birlik

  • TUĞRUL : Ak doğan - Selçuklu'nun kurucusu

  • TUNA : Çok bol - Yavru - Görkemli, gösterişli - Bir akarsu

  • TUNCAY : Tunç renkli ay

  • TUNCER : Tunç gibi kuvvetli

  • TUNÇ : Bakır, çinko, kalay karışımı

  • TURAN : Türklerin en eski yurtlarına verilen ad

  • TURGAY : Boz renkli, tarlalarda bulunan bir tür serçe

  • TURGUT : Oturulacak yer, konut

  • TURHAN : Soylu, seçkin

  • TÜRKER : Yiğit Türk


  • UÇAR : Sezgi, anlayış, dikkat

  • UFUK : Herşeye gücü yeten

  • UĞUR : Becerikli,atılgan

  • UĞURALP : Dünya,varlık

  • UĞURCAN : Doğruluk gösteren-Adaletli davranan

  • ULAÇ : Cennette ölümsüzlüğe kavuşan

  • ULAŞ : Çok övülmüş,methedilmiş

  • ULUÇ : Beyaz ay,dolunay

  • ULUĞ : Yüce ve saygın kişi.

  • UMUR : 1.Aldırış etme. 2.Tecrübesi çok olan, deneyimli.

  • UMUT : Beyaz taç,gelin tacı

  • URAL : Aydınlık gece

  • UTKAN : Din uğruna çalışan

  • UTKU : Yüce,ulu

  • UYGUR : Şanı şerefi en yüksek olan

  • UZAY : Kızıl kan


  • ÜLKER : Boğa burcunda yedi yıldızdan biri

  • ÜLGEN : Yüce, ulu - İyilik tanrısı

  • ÜMİTCAN : Umutlu, hayırlı dost.

  • ÜMİT : Umut

  • Ünal : Adın duyulsun, tanın

  • ÜNALP : Tanınmış, ünlü yiğit

  • ÜNKAN : Tanınmış soydan gelen

  • ÜNER : Tanınmış, ünlü

  • ÜNAY : Ay gibi güzel ve şöhretli.


  • VAHA : Çöl ortasında sulak ve yeşil yer.

  • VAROL : Sağlıklı, uzun yaşa

  • VASFİ : Nitelikle ilgili

  • VEDAT : Sevgi, dostluk

  • VEFA : Sözünde durma, dostluğunu sürdürme

  • VELİT : Yeni doğmuş çocuk

  • VOLKAN : Yanardağ

  • VURAL : Vurarak al


  • YAĞIZ : 1.Esmer 2.Doru. 3.Yiğit.

  • YAĞIN : Yağmur - Yiğit

  • YAHYA : Zekeriya'nın oğlu olan peygamber - Allah lütufkardır anlamında

  • YAKUT : Parlak kırmızı, değerli taş

  • YAKUP : Erkek keklik - Takip eden, izleyen

  • YALÇIN : Sarp - Düz, kaygan - Parlak

  • YALMAN : Kılıç, kama gibi şeylerin ucu - Sarp, dik

  • YAMAN : 1.Gücü ve becerisi alışılmışın üzerinde olan.2.Korkulan.

  • YASİN : Kur'an'ın 36.Suresi

  • YAŞAR : Doğan çocuğun uzun ömürlü olması dileğiyle konan bir ad

  • YAVUZ : İyi, güzel - Mert, cesur

  • YEKTA : Tek, eşsiz

  • YENER : Üstün gelen, kazanan

  • YILDIRAY : Parlak, ışık veren ay

  • YILDIRIM : Buluttan yere elektrik boşalması

  • YILMAZ : Bıkmayan, azimli

  • YİĞİT : Güçlü, yürekli, kahraman, alp.

  • YUSUF : Yakup Peygamberin oğlu

  • YÜCEL : Yüksel, yüce hale gel


  • ZAFER : Amaca ulaşma, başarı - Düşmanı yenme

  • ZAHİT : Parlak yıldız

  • ZAHİR : Zekeriya'nın oğlu olan peygamber - Allah lütufkardır anlamında

  • ZEKAİ : Zeka ile ilgili

  • ZEKERİYA : Erkek - Bir peygamber

  • ZEKİ : Çabuk anlayan, kavrayan

  • ZEYNEL : Zenelabidin'in kısaltılmışı

  • ZİHNİ : Akılla ilgili

  • ZİYA : Aydınlık, nur

  • Hiç yorum yok: